Yavaş yavaş acele ediniz. azmi ne güzel anlatan bir cümledir bu. Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Çünkü azmin elleri hem duadadır hem sabırdadır ve bu ikisiyle olan her daim kazançtadır. Azim yiğit bir delikanlıdır. Ne pusu kurar ne hile yapar. Kahramanca, savaşır hayatla. Yüreğini koyar, bileğini koyar, bedenini koyar ortaya azim. Hırs ise bir cadıdır. Sürekli cadı kazanında hile kaynatır, tuzak kaynatır ve bu cadı kaynattığı kazanda kendini pişirir. Hırs kendini yiyip bitirir. Bu yüzden hırs denen cadı tat alamaz hayattan. Azim yiğidiyle hırs cadısı birbirine asla sevdalanmaz. Çünkü azimde sevgi, hırsta nefret vardır. Bu nedenle barışık değillerdir.
Azim bir lütuf, hırs bir işkencedir. Azmin zaferi vardır; hırsın yenilgisi vardır. Bir sanat eseri azimle şekillenir, güzelleşir. Hırs ise taklit doğurur, çalkantı doğurur. Bu nedenle Ortadoğu ülkelerinde savaş vardır, çalkantı vardır. Oysa Avrupa ülkelerinde azim barış getirmiştir, düzen getirmiştir, irade getirmiştir. Hırslarla kurulan yuvalar yıkılır, medeniyetler çöker. Azimle girişilen her işte ise sabırla yükselen, iradeyle çoğalan eserler gökyüzünü deler.
Azim bir birikimdir aynı zamanda. Azim bilgi gerektirir, donanım gerektirir. Hırsta ise kaba kuvvet, parasal güç söz konusudur. azimli toplumlarda örgütlenmeler, paylaşmalar, dayanışmalar el eledir. Hırslı toplumlarda ise mafyalar, çeteler, teröristler tetik tetiğedir. Kan gölüne dönen topraklarda mezarlık çiçekleri hırsla büyür. Azimli topraklarda ise adalet, eşitlik çiçeklere dönüşür.
Hayatla baş edebilmenin yolu hayat için gerekli taktiğe ve tekniğe sahip olabilmektir. Herkes topu yukarı atar; ama bir basketçi o topu potadan geçirir. Demek ki hırslı olmak, hırsla topu atmak başarı getirmez. Başarıyı azimle çalışmak, azimle öğrenmek getirir.
Günümüz ilişkilerinde hırs, ihtiras ön plandadır. Sevgilisini çek gibi gören zihniyet, hırsının altına imza atmaktadır. Eskiden köleler vardı, cariyeler vardı. Şimdi köleleştirilmiş ruhlar, kalpler; cariyeleştirilmiş kadınlar var. Sevgilisini Türk şakası gibi yanı üzerine arabasını sürerek ve onu bir köşeye sıkıştırarak sevmektedir. Gerçi sevilmek isteyen arabayla sıkıştırılmak, sevmek isteyen de arabayla sıkıştırarak sevmek istemektedir. Maddi gücü elinde bulunduranlar sevgilisinin de elini elinde tutmaktadır. Ve en önemlisi değerli olmak, değer vermekten önde gitmektedir. Herkes Türkiye beni hak etmiyor diyen bir kişi gibi kendini değere bindirmektedir. Peki insanlar neye değer vermektedir? Tabi ki hırslarına....
Azim zaman ister. Oysa kimsenin kimseye ayıracak bolca vakti yoktur. Herkes bir an önce ne yaşamak istiyorsa onu yaşamanın peşindedir. Hem mektup devri de kapanmıştır. Kim bekler günlerce mektup ki? Bir mesajla veya bir aloyla hemen görüşülmektedir. Hem kim uğraşır nazla, cilveyle... Nasıl olsa yedekte bekleyenler çoktur.
Hızlı giden atın dışkısı seyrek olurmuş. Artık hırsla yaşıyoruz hayatı. Bekleyecek, tahammül edecek halimiz yoktur. Artık insanlık alt dallara yığılmıştır. Öyle yüksek dallarda da kimse kalmamıştır. Haliyle azmedip yükseklere uzanmanın da anlamı yoktur.
Hırs ve Azim
Yavaş yavaş acele ediniz. azmi ne güzel anlatan bir cümledir bu. Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Çünkü azmin elleri hem duadadır hem sabırdadır ve bu ikisiyle olan her daim kazançtadır. Azim yiğit bir delikanlıdır. Ne pusu kurar ne hile yapar. Kahramanca, savaşır hayatla. Yüreğini koyar, bileğini koyar, bedenini koyar ortaya azim. Hırs ise bir cadıdır. Sürekli cadı kazanında hile kaynatır, tuzak kaynatır ve bu cadı kaynattığı kazanda kendini pişirir. Hırs kendini yiyip bitirir. Bu yüzden hırs denen cadı tat alamaz hayattan. Azim yiğidiyle hırs cadısı birbirine asla sevdalanmaz. Çünkü azimde sevgi, hırsta nefret vardır. Bu nedenle barışık değillerdir.