İçine Şehrazat Düşen Roman

Nejat Elibol'un Scala Yayınları'ndan çıkan iki ciltlik romanı Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat”la adından sıkça söz ettiriyor. Daha önce de “Direnen Haliç”, “Yolculuk” gibi romanlara imza atan Elibol,

yazı resimYZ

Nejat Elibol ismini hiç duydunuz mu? O bir emekçi, sendikacı ve yazar. Bugünlerde Scala Yayınları’ndan çıkan iki ciltlik romanı Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat”la adından sıkça söz ettiriyor. Daha önce de “Direnen Haliç”, “Yolculuk” gibi romanlara imza atan Elibol, son eserinde çok farklı bir roman kurgusuyla karşımıza çıkıyor.

Kitabı görenler, yazar kısmında üç kişinin adını görürler. Nejat Elibol, Haydar Bey ve Şehrazat. Haydar Bey ve Şehrazat aslında romanın kahramanlarıdır. Ancak Nejat Elibol’un yaptığı kurgu bu iki karakteri, kendisiyle birlikte yazar konumuna getirmiştir.

Romanda Petrol-İş Sendikası’nın İstanbul Şubesi Başkanı Haydar Bey’i bir yandan roman yazmaya çalışan bir yandan da haksızlığa gelemeyen kişiliğini sendikacılığı için sonuna kadar kullanan bir karakter olarak görüyoruz. Gerçek bir olaydan, TIPSET’teki işçi direnişinden alınan konuda, isimler değiştirilerek kullanılmış. Örneğin, TIPSET’in yerine TIBZET adı tercih edilmiş. Haydar Bey’de aslında Nejat Elibol’un ta kendisi. Yazar, Petrol-İş yönetimindeyken bu mücadelede yer almış.

Şehrazat’a gelince. Onun konumu çok farklı. Ünlü, Bin Bir Gece Masalları’nın anlatıcısı Şehrazat, 3 yıl boyunca masal anlatarak canını kurtarmaya çalışmış bir karakterdi. “Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat”ta ise daha değişik bir rolü var kahramanızın. Haydar Bey’in yazmaya çalıştığı romana yol gösterirken izliyoruz onu. Bilgisayar’ın içinde yaşayan, interneti keşfeden ve dünyada yazmak isteyen herkesin karşısına her an çıkabilecek bir internet cini, ya da ilham kaynağı diyebiliriz onun için.

Roman örgüsünün gelişimi Şehrazat ile Haydar Bey’in karşılaşmasıyla başlıyor. Bu sırada bir grup TIBZET işçisi de sendikalaşmak için Petrol-İş’e başvuruyor. Bu gelişim romanın konusunu sendikalaşma hareketine yönlendiriyor. Kitabı okudukça, Türkiye’de sendikalaşmanın önünde ne kadar çok engel olduğunu görüyorsunuz. Tüm bunların yanı sıra bir grup olarak yaşamanın getirdiği sorunlar ve bunların çözümleri irdeleniyor.

Bunlarla da kalmıyor Nejat Elibol, bazı aşırı fraksiyonların mücadeleleri nasıl haksız hale getirebileceğini de örnekleriyle romanda veriyor. Devletin işçinin yanında olmaktansa, işverenin yanında yer aldığını öne süren bir anlatım var, ki bu hiç de haksız değil. Düşünmek gerekiyor, Türkiye’de kaç tane işletmede sendika barındırılıyor. Biraz inceledikten sonra, ülkemizde sendikacılığın, sendikanın yaşam alanı olmadığını söyleyebiliriz.

Şimdi toplumsal konuların ağırlıkta olduğu bir roman olduğunu düşünebiliriz. Kitabın içinde öyle ahım şahım, abartılı anlatımlar bulmanız mümkün değil. Her ne kadar son dönem yazarları, okuyucuyu buna alıştırsalar da, bu popülerizmin yakın bir zamanda yerini başka popülerliklere bırakacağını tahmin etmek hiç de zor değil. Bu nedenle Nejat Elibol’un kitabını son zamanlarda yayımlanan birçok romana göre daha oturaklı ve daha kalıcı buluyorum.

Bu arada kitap da bir aşk hikâyesi de var. Ama bunu çözmek okuyucuya kalıyor. Haydar Bey, Şehrazat’a mı aşık; yoksa romanında yarattığı karaktere mi? Bunu okudukça göreceksiniz.

Başa Dön