mağaranın duvarına düşen gölge
ışığa dönmüş sırtını
kaşınıyor kayaların kıvrımlarında
uyan ilkelliğim
elini ilk tutuşu bu güneşin
avının peşinde koca bir gün
açlığını kovalayacaksın korkarak
uyan ilkelliğim
bir ırmağa daya ağzını
kayadan doğan sert olur unutma
ırmağın yakasında bir bıçak
uyan ilkelliğim
demiri bul yerin altından
bizonu devir
devir değişsin
uyan ilkelliğim
terinde bir dirim sıcak
bir incir iki çekirdek
adın adem olsun
havva nar
çatladı çatlayacak
uyan ilkelliğim
etrafa tohumların saçılacak