Bir Beyoğlu curcunası içim,
Ki, tekil kalabalıklarla yığılmış…
Siyah, beyaz ve buğday tenli
Bakirliği alınmış bir dolu insan!
Sahil sessiz, liman yığılmış;
Çantamda bir kağıt
On dört yüzyıl evvelinden
Üzerine adım yazılmış
Adım neydi benim?
Adın neydi?
Neydi?
Ne?
Kadıköy’de, on çeyrek vapuru
“Sonradan öleceklerin” işi bu!
Sarışın, esmer ve kızıl renkli
Her adımda ölüm kokusu
Eminönü üzgün, balıkçı ölmüş
Cebimde bir resim
On dört gün evvelinden
Üzerine adın yazılmış
Adın neydi senin?
Adım neydi?
Neydi?
Ne?
Şimdi biz, iki zaman işi
Görsek de biliriz görmesek de
Yorgun, ezik ve suskunuz
Gitsek de yanarız cennette
Beyoğlu zarif, ekmeği pahalı
Cebimde bir not
Ölmeden ilişik
Kâğıtta adı yazılı
Cepten çıkma,
Nota düşmüş;
Adı geçen herkes benim…