Yeri geldi mi bir reyhan oluyorsun
Ama henüz yeri gelmedi,
Şimdi küsme bana, çekirdeğimden kovuluyorum.
Bensiz uyuma, uykumdan yoruluyorum,
Üstümde değişen vardiyadan,
Kapatmaya üşendiğim lambadan
Yağmur yağmıyor bir türlü.
Kaç gündür gökyüzü suretime benzemiş,
Çok büyük bir tongaya düşmüş gibiyim
Üstelik ev boş olunca daha kirli gözüküyor,
Yatağım orta yerde,
Serçe parmağım ve sehpanın hikâyesi hazin,
Sen aldırma, küsme bana ve hazır ol.
Kızım uyanır uyanmaz ağzından ovalara koşacak,
Ağzında incir bağları, ticari bir amaç yok.
Toprak, yiyin ulan demiş
Biz de koşmuşuz, yetişmişiz helaline.
Göz hakkı dediğin budur, göz sütü
Ah incir kokusuna sarhoş olmak!
De ki; senin gözlerin daha kederli,
Sen daha çok yemelisin.
Özümden damlayan bir kupa bardağa dolmalı yanlışların,
Ve ben seni öperken sarhoş olmalıyım,
Kızımız ağaçtayken
Kara bir incir ağacı, sorun yok
Nasıl olsa kızımız da esmer.
Eriştim, kaldım, öpüyorum dalından,
Ağzındaki incir kokusuna sarhoş oluyorum.
Yazın incir yemek, bekçileri öldürmek,
Bir bekçinin bu şiiri okuma ihtimalini görmezden gelmek,
Ovaları sulamak bir pazar günü
(malum o gün boşuz)
Traktörle komşumuz geçiyor,
Kızımız incirde,
Arıkuşu kim bilir nerede?
Makasların önünde seviştiğimiz görülmüş
Fakat ovada hız yapmak;
Çalıkuşuna ağustosböceğini kuma getirmek gibi bir şey
Hem de hiç alakası yokken, bir de kaşınmak
Taa dört kuşaktan dededen beri,
Sütü hep gözkapaklarıma yapışır.
İşten gelince ağaca çıkarım,
Ağzın incir koksun diye.
Çünkü ağzındaki incirden yalpalıyorum.
![yazı resim](/storage/cache/images/71895871edf9d893e6d77efb991b7183_134119-00001.webp)