Bir kar tanesinin serüveni bu. Daha yeryüzünde bi damla suyken mi yazılmış kaderi, yoksa kendi mi seçmiş bu sıcak avuçlardaki yavaş ve sancılı bekleyişi...
Yağmur damlası olmak istemiş aslında yeryüzüne her düşüşü aYrı bir heyecan olsun bi seferinde okyanusun ortasına düşsün, bir diğerinde mavi gözlü bi çocuğun yanağına, sıcak günde bir kuşun gagasına, nisan yağmuRunda aşıkların ruhuna düşsün istemiş...
Ama kartanesinin doğduğu gün hava çok soğukmuş. İlk kez yükselmiş gökyüzüne, tekrar doğmak için ölmeyi beklerken birden her yer buz kesmiş. Artık düşmeye hazır kendini bırakıp yeniden doğmaya giderken bir anda fırtına çıkmış. Rüzgar herkezi bi yana savururken kendine bakmış, o artık bir kartanesiymiş, çok erken yakalanmış kışa daha tecrübesiz ve küçük kartanesi çok üşümüş. Bunları düşünürken kendini gri soğuk bir şehrin caddelerinin birine düşerken bulmuş. Yeniden yukarı çıkabilmek için sıcak bir yer ararken; caddenin ortasında bir adam ellerini cebinden çıkarıp göğe doğru açmış bizimki sıcacık elin sahibi adama bakmış yüzü elleri gibi sıcacıkmış gülümsemesi bir sığınak gibi gözleri doğduğu okyanus kadar derinmiş. E bırakıvermiş kendini sıcak avuçlara kartanesi. Adam kartanesine bakmış ona doğru eğilip bir kez dudaklarına değdirmiş ve kapamış avcunu . Elini cebine tekrar sokmuş ve yürümeye devam etmiş.
Rivayet odur ki oralarda o gri şehirde bi adam eli hala cebinde ve sımsıkı yumruk gezermiş....