Kendim ve Şiirim İçin

Memleketimi sormayın, Memleketim yok benim

yazı resim

Ben minik bir kız çocuğuyken, düş'ün dalına yaprak olmayı öğrendim. Hep, çok çok konuşur, azar azar ölürdüm! Mevsimlerin böyle fakına vardım; geçip gitmek için gelirlermiş meğer.

O kadar uç noktalara büyürdüm ki, korunaksız uçurumlarda dokunulmaz çiçekler olurdum, öylesine aykırı.
Yapma! Denilen, her şeyi yaptım; ünlemlerin uyarısına, soru işaretlerinin kaygısına, virgüllerin kısacık nefes alışına ve noktaların son oluşuna aldırış edemeyecek kadar ağır düşler besledim. Bir gerçek ne kadar güzel ve görkemli olabilirdi ki bir düşten? Doğumlardan ölümler çıkarıyordum, eşit sonucu biz olan. Bizliğe ilk böyle adım attım. Çoğaldık, sonra hepimizin bir olamayışımıza öfkelendim ve daha sonra bu örselenmiş, saçları darmadağın olmuş, hırçın, asi, ille de yama tutmayan kumaşlar gibi rüzgâra bile kafa tutarak esip geçecek bir ömrü, adaletsiz sorgularda harcatmayacak kadar kendine güvenli, dışarıdan olgun, ama içeride ham meyveleri güneş bekleyen genç bir kadın oldum.
Kimin, kimsesi vardı ki? Yoksulluktu kimsesizlik ama yoksun olursam, bana emanet edilen bu canı kimsenin ellerine bırakmayacak kadar gözü kara bir onurlu duruşa teslim ettim yaşamımın rotasını. İçimde halkların ayaklanmış çığlıkları dörtnala koşuyor. Irmaklar çağlıyor ruhumun derinliklerinde ve halâ büyümelere küs küçük bir kız çocuğunun gözleri, çığanlar çalıyor kuytularımda yeşil yeşil
Ağaçlara yaslanmış da, öyle sızı.

Ve o, son dizeler geliyor aklıma;
Memleketimi sormayın,
Memleketim yok benim
On metrekare yerde düşünürüm!
Koca koca ülkeler geçti başımdan
Bir dünyayım, bir dünya.

"Sesin Patlar Tenimde" isimli kitabımın açılışıdır..
Kevser ATAY

Başa Dön