Kendini Koşmak

"Madagaskar'ı temsil etmekten mutluluk duyuyorum"

yazı resim

Dün akşam televizyonda kendisini koşuya adamış bir adamı seyrettim. Ülkesini olimpiyatlarda temsiledecek genç bir adam.Onun hikayesini anlatıyordu antrenörü. "Biz ona bu şekilde çalışmamasını söyledik.daha iyi şartlarda antreman yapabilecek aslında.Ama o böyle çalışmayı istedi.."
Genç adam, arka tarfında bir kişinin oturabileceği bir koltuğu olan, aslında bir binek hayvanının yada bir makinenin çekmesi gereken yanlarında iki tekerleği olan bir arabaya koşuyordu kendisini. Kendini o arabaya koşuyor,özel taksisine (!) yolcu alıyor ve gidilecek yere kadar koşuyor. Ayakları çıplak. Günde otuz kilometre koşuyor kendini.Günde otuz kilometre koşuyor ülkesine.Günde otuz kilometre koşuyor üç dolar için.Üç dolar.Bu üç dolar ailesi için.Adım gibi bilirim daha iyi şartlarda antreman yapmayı neden istemediğini.Üç dolar lazım ailesine çünkü."Ülkemi temsil edeceğim için çok mutluyum" diyordu haftanın yedi günü kendini koşarken.
O öyle çıplak ayak koşarken, arkada oturan özel yolcusu gülücükler atarak mobil telefonuyla konuşuyordu. Muhtemelen hayatındaki en özel kişiye şöyle diyordu telefonda "Hayatım, insan arabasına bindim.Şansa bak TV den çekim yapıyorlar. Kameralar var etrafda.Bindiğim arabayı çekiyorlar üstelik.Sana doğru geliyorum.Birazdan yanındayım.Akşama seyrederiz.."
Gülümsüyordu kadın.Arabanın sarsıntılarından kendine pay çıkardığını sanırdınız.
Genç adamın hikayesi buydu kendini kendini koşarken. Yalın ayak hikayesi buydu. Heryerine elektrotlar bağlayarak çalışan gelişmiş ülke sporcularına tozunu şimdiden yutturmuştur bence bu sevdasıyla.Altın, onun kalbinedir..
Kapattım televizyonu. Müzik doldu odaya..Bir başka hikaye başladı.Karanlıklar içindeki bir kadın söylüyordu "..Sevdim seni, senden gizli gizli yar.."

Başa Dön