çatlak bulunduğunda
artık sürgündü su
biz bir ırmağı
dağını terkederken gördük
yatağından delice kalkarken
düşerken
en yükseğinden dağın
kıvrım kıvrım dönerken
her taşın çevresinden
suyu
kendini sürerken gördük
ardına dönüp bakmadan giderken
dalgayı kucaklayışını gördük
biz
bir olmayı çoğalmak sandık
dağ artık köksüz
ki bilmezsiniz
dağın kökü sudur
su yoksa
dağ kof bir boşluktur
bir kundak
bir beşik
bir de çıngırak
toplandığında bir bebek etmez dediler
salıncaklar ve oyuncaklar toplandığında
evren ne kadar da boş
oysa biz ne kadar acı varsa
yanarak öğrendik
dağ gibi bir cism-i beşerriyeden
gördüler
su gibi bir kadının gidişini
gibi sözcüğü sanrının kör izcisi
dağ sanıyorduk gölgemizi
oysa ayna
artık ne kadar baksak
boş
biz içi su dolu masaldık
inanarak anlattık
ilkin meczup inandı
çatlağımız vardı muhakkak
kadınların gidişi ondandı
biz görmedik