Kömürcü

Kapımızın önündeki kaldırıma çökmüş, hoş bir sohbete dalmıştık. Önümüzden megafonuyla bağıra bağıra geçen, kömürcünün kamyoneti aramızdaki sohbeti böldü.

yazı resimYZ

Kapımızın önündeki kaldırıma çökmüş, hoş bir sohbete dalmıştık. Önümüzden megafonuyla bağıra bağıra geçen, kömürcünün kamyoneti aramızdaki sohbeti böldü. Taksitle odun ve kömür satışlarımız başlamıştır! diye ötüyordu megafon. Oysa mevsim yazdı, kışa daha çok vardı.

Kamyonetin sürücüsü bizi kapı önüne sıralanmış, kalabalık bir hâlde görünce az ilerdeki sokağa sapmaktan vazgeçip geri geri geldi, durdu sessizce. Camdan başını yana uzatıp gülümsedi. Kıymet Abla dedi anneme, çok güzel odunumuz, kömürümüz var. Hem fiyatları uygun hem de altı taksitle
Annem fiyatını sordu. Aldığı yanıt karşısında: Fiyatı uygunmuş dedi.
Kamyonetin sürücüsü: İsterseniz sizi kömür deposuna götürebilirim dedi.

Annem ve ben kamyonetin ön koltuğuna kurulduk, doğruca kömür deposuna gittik. Gerçekten kömürler gözümüze güzel görünüyor, ışıl ışıl parıldıyordu. Fiyatı da uygun olunca birer ton siparişi verdik. Siparişimizi ve adresimizi bir yere not aldıktan sonra, Akşama doğru eve teslim ederiz dedi depo sorumlusu.
Akşamüzeriydi, gelmeyince kömür kamyoneti annem alıp bizi dondurmacıya götürdü, külah külah dondurma yedik.
Eve döndüğümüzde iki ton kömür kapımızın önünde tepeleme dökülmüş bir hâlde duruyordu. Annem öfkelendi birden. Başladı kömürcüye yakası açılmadık küfürler savurmaya.
Şimdi bu kömürü aramızda nasıl pay ederiz? diye kara kara düşünmeye başlamıştı. O sırada kapımızın önünde geçen annemi üzgün bir hâlde gören Erzurumlu Neco Baba, Ne oldu Kıymet teyze? diye sordu.
Annem durumu kısaca izah etti. Neco Baba biraz da esprili bir şekilde, O zaman muhtarı çağır, o bölüştürsün kömürünüzü
Annem biraz düşündükten sonra, Muhtar olmasın ama! dedi. Ona oy vermedim ya, bana kömürün azını verir

Başa Dön