Lanet Olsun Verdiğin Nimetlere:
Hüzün ve Anksiyete
Yeni bir hayat kuruyordum ya ben kendime,
Hani sakin bir adamdım ya ben artık,
Hani sen de yoktun ya artık,
Günde on bir pakete çıkarıyorum kısa samsun’u
Ve sadece pazarları görebileceğim artık portekiz’i.
Ve Pazar dışında portekiz olmayacak artık.
Bugün bana gelecek olursan paspasın altındayım.
İster gir evime -evim de olacak biliyor muydun-
Koy gözlerini masama, aç lambayı, bak sokağa;
Yırt perdeyi, bir etek dik -rengini biliyorsun-
İstersen git ama bir daha gelme,
Kahven soğuyor, canım, kahveni bekletme.
Müjde! kızımız başkasının bardağından süt içti!
Kızımız bugün sanki bir postaneyi düşledi:
Kızımız postanede iki at gördü
O an yüzünde sanki bir eskimo öldü.
Ve ilk pessoa o an gönderildi uzaya
Ve bu kambur dik durdu hayatımda ilk defa
Ve canım korkarak bağırıyorum ki sana:
Pazar dışında portekiz yok artık!
Cebim delik, elim cebimde, iki tane elim var,
Cebimde ikimize yetecek kadar orman perim var.
Sonra denize bakıp seni düşünüyorum,
Benim senin kadar, belki senden çok,
Belki korkuyorum sana bağırmaya ama:
Benim senin kadar, belki senden çok:
Tam üç yüz tane benim var!
Hayatımda ilk defa bir zenciyle
Kulaktan kulağa oynadığım gün
Okuldaydık, hiçbir şeye şaşırmamayı öğrenmiştik.
Bir de iki bayram arasında bayrak yakmamayı...
Başka bir gün konuşa konuşa
Anlaşan cinsten olduğuma lanet etmiştim.
İşte Ayşegül’ün burnunu o gün kesmiştim.
Beş yılda öğrenemediğim tek şeyi
Ayşegül’ün burnunu keserken öğrenmiştim.
Biz ölümsüz hava şortlarında top koşturan tarafındayız denizin
Yukarı baktığımızda bir şey göremiyoruz.
Biri var yukarıda, belki de üçü
Çamurla oynamalarına asla kızamıyoruz.
Ayın yanlış gününde
Doğmayı nasıl engelleyemiyorsak,
Okyanus görmeden ölemeyiz de biz.
Ve bilinebilecek tek şey kalırsa bu da:
Pazar dışında portekiz yok hala.
Deccal geldi, seni sordu, yok dedim
Bir notu olursa diye bekledim
Tam üç bininci yılını doldurunca bekleyişimiz
“gelmeyecek herhalde, ben gene gelirim” dedi
İnsan farkına varmayınca ölmüyor
Bunu bir kez daha anladım
Az önce bir zenciyle üç bin yirmi üç yaşımı kutladım.
Gözlerimi kapadığımda hala
“Paspasın Altındayım” yazısını görüyorum
Bir postacı geçiyor, son tren kaçıyor,
“Bir zamanlar harikaydı buralar” bağırıyorum.
Alis kaçıyor, tren kaçıyor, ben kaçıyorum,
Kendimi numune hastanesi’nde uyanmaktan alıkoyamıyorum.
Uyanır uyanmaz
Gördüğüm ilk şey bir zencinin kulağı
Kelimeleri hatırlayamamak tuz bassın diye yarama
Vücudumda tam üç yüz tane yara açıyorsun
Ama tuz almayı unuttun diye yanına
O adamlara değil, bana kızıyorsun.
Olsun, ben çok sigara yaktım mumlardan
Sırf kalemim bitmesin diye
“Kalemim yok” dedim insanlara
Her ne kadar çağımız hak etmediği anlamlar yüklüyorsa da isa’ya
Sırf kalemim bitmesin diye
İsa hakkında yorum yapmaktan kaçınıyorum
Ve hiç korkmadan bağırabiliyorum artık sana:
İsa'dan başka portekiz yok bana!