Lütuflar Kuşağı

iman, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. öyle ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır.Duanızın hemen kabul görmemesi ona icabet edilmediğini göstermez; kim bilir, belki de Allah Teâlâ isteğinizde ne kadar samimi ve kararlı olduğunuza bakıyor ve sizi daha gönülden duaya çağırıyordur.

yazı resim

Allah Teâlâ buyurmaktadır ki:
"Sabah akşam Rabb'lerine (sırf) O'nun (rızasını ve) cemalini dileyerek dua edenlerle beraber candan sabır (ve sebat) et! (Sakın) Dünya hayatının süsünü isteyerek gözlerini onlardan çevirme! Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme!.."...
"Kiminle dostluk kurayım?" diyen Yusuf b. Hüseyn'e:
"Kalbinde Dünya'ya aid bir şeye malik olmayan, senin hiç bir halini ayıplamayan, kendilerine karşı ne kadar çok değişirsen değiş, sana karşı takındıkları tavrı değiştirmeyenlerle dost ol!..
Çünkü dostlara en fazla muhtaç olduğun zaman, en çok değiştiğin zamandır!.." buyurur.

İki fert arasındaki meclübiyet, ruhanî beraberlikden doğuyor ise, hiç bir engel önünde sarsılmaz. Tatmin olmakla tükenmez.
Nefsanî sebeplerden doğan meclûbiyet ise, en basit engellemelere mukavemet edemeyip yıkıldığı gibi, her tatminkarlıkta bir parça daha tükenir. Rûhaniyet ortadan kalkar. Ulviyyet yolunda ilerlemenin yegane kanunu, meclûbiyetlerin ruhanî temayüllerle gerçekleşmesini sağlamaktır.

Sevgiyle kalın ve dostça yaşayın

Başa Dön