Makineye Hoşgeldin

gronlandda şükür namazı kılan susuz bir nesil olarak buzdağının kayınpederine şükrettik.solaçık mevkisinden gelen bir havan topunun yere bıraktığı göz iriliğinde bir özlem ise arkamızdan hiç ayrılmadı.

yazı resimYZ

Kim çarptı insanlara? Tühlas finans çarptı,17 ciltlik dev bir set çarptı,bölme işlemi çarptı,otuziki iklim,altmışyedi ekran çarptı,maskesi alınmış filtreli bir zorro çarptı.zorro,zoru görünce bir direğe çarptı...

İkibin yıllık elektriksizlikten sonra ciğerlerimiz bayram etkisi yaratmış,susuz yazların üzerinden geçip buzdolabının önünde kuyruğa geçmiştik.kafamız iyimserlik davullarının sesinden alık olmuştu.deyim yerindeyse bir balık olmadığımız kalmıştı.elektrik adlı olgu finans yetersizliğinden intihara yeltendiğinde artık bizi bir daha neyin çarpacağı da meçhuldü...

Hayallerinin altında zavallı bir kedi gibi ezilen ideallerimizn stop lambasına çarptığı günlerdi sonraları.cüzdanlarımızın boynunu bükmüş zavalllı bir aslan gibi duruşu gözyaşlarımıza slalom yaptırmıştı.gronlandda şükür namazı kılan susuz bir nesil olarak buzdağının kayınpederine şükrettik.solaçık mevkisinden gelen bir havan topunun yere bıraktığı göz iriliğinde bir özlem ise arkamızdan hiç ayrılmadı.inadına kovaladı eteğimizden düşen çamurlu gözyaşlarını.biz ona inanmayıp,kutup fiyordlarına arkasını verip tubitak ödülünü hakeden bazı sıfatları dansa kaldırdık.arka plandaki tatlı caz ezgisi bile gölgelerimizle taşak geçti.cüzdanlarımız aşırı rüzgardan yere inmedi.hava antrenmanı yaptı.içi boştu.bizler burbon tadına bağladık buğdayımsı hezeyenlarımızı...

Makineleşmiş bir hayal vardı gökkafesin içinde.bizi taciz edip yanına aldığı yıllar boyunca yılan derisiyle kaplanmıştık.taciz felsefenin yarattığı bu pesimist ortam tuz yemiş koyunları berrak ve tatlı suyun üzerinden geçirtti.göklerin bir zamanki kartalları suya düşüp çürüdü.bazı artakalan parçalarını yeni tezgahlar yapmak için kullandılar.yere donsuz karıncayiyenler indi gökten...

Kim çarpmıştı vatandaş ismiyle anıldığımız dünyadaş bizlere.tv kumandasından çıkan okların yarattığı her açılış bir cambazın ip numarasından öteye gidemiyordu.oltanın ucuna gideceği günü bilmeden bekleyen dişi bir istavritin hayal dünyası ne kadar çarpıcı olabilirdi.ölmüş vizyon çocuklarının canlandırılması için kaç galon siyah kan gerekecekti.her pazartesi delice solaryumu andıran binalara kaçan dünyadaş hayallerimizin yörüngesi bazı galaksiler tarafından süzme olarak onaylanıyordu...

Bir özlem yukarda yazdığım gibi bizleri hiç bırakmadı.o kıtıpiyöz hayallerine bir son vermiş olmalıydı.bütün çekinceler karıncayiyenler gibi o özlemin tümseklerini yolmaya çalıştılar.makinelere hoşgeldiğimiz, bol sesli ve bol acılı ve kabartma tozlu günlerde beyaz elbiselerimizi giyip,özlenen,safça gülüşlerle yıkadık yerküreyi.ama elimizde bir küre bile yoktu özlemi bu taraflara yansıtıp gözlerimize çiğ tanesi gibi düşürecek.

Dudaklarım kadar kirliydi öfkeli ruh intiharları!

.....

Başa Dön