haydi! diyorum artık.kartal fırlayıp çıkıyor yerinden.ağçların üzerinden yükseliyor,yükseliyor ve bir süre sonra kayboluyor gözden.az önceki çıkışın etkisiyle gözlerimde bir sızı duyuyorum.ağ tabakasına düşen her görüntüde ağrım artıyor.ağrı arttıkça görüntüler bulanıklaşıyor.ellerimi gözlerime götürüp diz çöküyorum.görüntüler hayallerime yerleşiyor daha net olarak.
Şafağın üstünde yaşadığımı hayal ettim.sabahın üstünde kaldığımı hayal ettim.kendimi vurduğumu hayal ettim.kılıçlı bir süvarinin üzerime geldiğini hayal ettim.çalgılar çalmaya başladı kulağımın dibinde.beynim zonkluyordu,ayağa kalkamıyordum.düşlerim,gözlerimin bittiği anda zihnimde düello yapıyordu.kendimi kapamıştım.çıldırtan müzik ambiyanslarına önce rüzgarın sonra kartalın uğultulu sesi karıştı.
Zorlukla gözlerimi araladım.kartal hemen yerini aldı ve bulanık görüntüler yerini karla perdelenmiş manzaralara bıraktı ağır bir hızla.ağır bir hızla yürümeye çalıştım ben de,kartal gözlerimin derinliğinde avını yemeye uğraşırken.
Uzaklardan duyulan o müzik sesinden geriye düşük frekanslar kaldı ben ilerledikçe. Ve kırmızı gökyüzünden düşüyormuş gibi görünüyordu ufak bir bulut.ayaklarımı sürüye sürüye zirveye geldim.aşağıya baktım.aşağıdaki o kırmızı nehre,kollarımı açarak.bulutla beraber düşmeye başladım.içimde bir tutku seli mesafeler katediyordu şimdi.
Kırmızı bir güneş doğuyor öfkenin genizlerinden.suya daldığımda anlıyorum.kartal sol gözümün içinde boğuluyor.
Kartal boğulurken devrim zamanı. diyor...