Zamanlardır ilk defa, gözleri gülen bir mutluluğun içinde kayboldum.
Ne kadar yabancıydı mutluluk hayatımda var olduğunda, cümleler kurmak ve kendimi anlatmak. Yazmanın büyüsü, mutsuzlukta sanırdım. Bir dokunuşun, bir gülüşün ve kısaca mutluluğun bir gün beni yeniden kalemlerle buluşturabileceğini ben hiçbir zaman düşünmemiştim. Özledim gülüşlerini…
Kurak topraklardan yeşil çam ormanlarına yürüyüşteyim. Doruğa uzanan bir dağın eteğindeyim. Ve her sabah güneş doğarken ben yeni bir keşifteyim. Herkes rüyalara dalmakteyken ben düşünce üzerine düşünce üretmekteyim. Ben aşkın belki ilk kez kaderini ellerimle değiştirmekteyim. Özledim seni….
Bazen buğu, bazen şarkı, bazen düş. Aslında her şey birbiri ardına saklı bir gülüş. Ve mutluluk da cümle kurmak aslında. Nedense bir türlü bilinmeyen gerçekliğinde. Kışın pusu, yazın nemi. Özledim gözlerini…
Bir uykudan uyanmanın huysuzluğu üzerimde. Kolları açıp sevgiliye dolamanın hevesi geceden sabaha eren yolda ve zamanda. Marmara ikliminden çaldığım bir sıcaklık kalbimin tam ortasında. Yıllardır süren kaçışların intikamı. Mutsuzluklarla ettiğim bir alaya dönüşüyor mutluluğun içimde gün be gün büyüyen zaferi. Her şeye inat, zamana isyanla bırakmalardayım kendimi. Özledim sesini…
Mutluluğun şarkısı olsun bu yazdığım. Belki yazdığım yüzlerce yazının içinde bir ilk. Mutluluğun şarkısı. Sözleri bana bestesi sana ait bir şarkı bu. Geçmişle geleceğin aranjmanı. Veda edilen mutsuzlukların son notası. Seni çok seviyorum, var mı dahası ?