körpe yürekler sızlamıştı ey resul gidişinle
mahsun yıldızlar kaybolmuştu
yetim şiirler susmuştu
serin sular durulmuştu
firkatin kurutmuştu gidişinle medineyi sen yoktun
birikiyodu göz yaşları tövbeler kıskacına
kelimeler takılırdı usturanın ağzına
celil namıyla kurumuştu lebi
onlarda bulmuştu tövbeyle kerim
yokluğun otururken ümmetinin gönül rafına
sendelerken aşıklar girdi aşıklar safına
çöllerde kaybetmişlerdi seni leyam
seni sormuşlardı aşıklar divanına
hilkatin vardı gözlerin vardı
ay zühre gösteriyordu hicabını
zambaklar senin ıssız kalbinden açardı
gül senin kokunda almıştı ıtrını
menekşeler nergisler senin için açıyordu cebellerde
sahra akis ederken sana
senin tebesümünü yolluyordu kostantiniye ve bana
ey gül yokluğun vardı
birde ardında bıraktığın ümmetinin ızdırabı
bu can sana hasret
yol senin nigarınla kasvet
günahkar gönüller rahında ram
nerdesin ey
istanbulun gülü endülüsün sümbülü
tövbeler saçıyodun silistrelere
şems sebil etmiyodu senden gelen nurunu
islamla şereflenen şehre
artık batıl gönüller sürüyordu
ağzından çıkan pis nağmelrini
nerdesin ey gül
bu can sana hasret
yol senin nigarınla kasvet
.