Bu oda loş, bu oda karanlık, bu odanın perdeleri örtük. Bu oda sadece bugün değil, herz aman loş, herzaman karanlık, herzaman perdeleri örtük..
Burada kitaplarımla ben yaşarım. Bize aydınlığı getirecek kimse yok. Ben bu odada yalnızlığı duvarlarla paylaşırım. Bu odaya senin gelişin mucize oldu. Sarı duvarlar, eski divan, kırmızı gardrop ve notalar.Seni asla unutmazlar. Bana hergün senden bahsederler. Senin yaşadığın yerler nasıl, karanlık mı? o zaman hiç düşünme gel, beni kitaplarımdan ayıracağından korkma.
Çiy tanesi gibi dökülen yaşlarına dokunarak sordum "- yine gelecekmisin ?" ağlamaktan kırmızıya bulanmış yeşil gözleriyle sanki"- geleceğim" dedi. Ona birkez daha sıkı sıkı sarıldım. Ellerini çekti, kapıya gitti, bir an durdu, döndü, yüzüme baktı ve birden koşarak boynuma dolandı. Öptü, öptü, delicesine öptü. Azad kuşları gibi titriyordu adeta, gözyaşlarını silerek kapıya yöneldi ve bir anda merdivenlerden kayboldu. Olduğum yerde donakaldım, kımıldayamıyordum. Ayak seslerinden sonra, sessizliğin sesini dinledim.
Tahta sandalyeye oturarak masanın üzerinden bir kitap aldım.
ekim/2002