Her an ölebilir, öldürebilir ya da öldürülebilirsin, -ve bu herkes için geçerli -doğumla başlar, ölümle yakınlaşmak. Neyi öldürdüğünü bir tek sen, o da, sadece - bazen, bilebilirsin!
Ya sende öldürülenler, içinden kayıp gitmesine izin verdiklerin, en azından ikna edemediklerin? Bu bir tercih mi yoksa kabulleniş mi, pes etmek ya da savaşa devam etmek? İçimizde emir veren nedir, ve nerden beslenir, neye göre karar verir?
En ihtiyacımız olduğu anda bir dosta sırt çevirmemizi bize emreden, içimizdeki hangi sesdir? Hangi ihtiyacımızı karşılamak için, ona körü körüne inanır, en acımasız halimizle söylediklerini uygularız. Arkasından döktüğümüz gözyaşlarımızı bilmez ya da içimize akıttıklarımızı bazen biz bile bilmeyiz. En acısı, anlaşılmak ve hak verilmeyi istemek, güç savaşında birinci gelmeye bağımlı olmaktır belki de