Prospero'ya Mektuplar - 8 -

Mektuplara devam

yazı resim

"Bunca yıl kahrımızı çekti, o nedenle emektarı bu son günlerinde yalnız bırakmak büyük vefasızlık olur Caliban haydi köprü altına." demiştin de soluğu oarada almıştık değil mi.
Nargile ve bira ile birlikte adlandıramadığımız bir hüzün çökmüştü içimize, tabi yine senin sayende. Bir kaç gündür seni için için kemiren o kurtun farkında idim ve patladım, "Neden hep sonu ayrılığa çıkan yollarda geziniyor, neden hep bir şeylerini bir yerlerin, sanki hemen gidecekmişsin gibi, ucunda ucunda duruyorsun." demiştim de, yağmur yüklü bulutları çağrıştıran bakışlarını yöneltip gözlerime "Ah sevgili Caliban sen bile anlamayacaksın beni, ben sonuca varmak için yürümüyorum ki aziz dostum sadece çokmaz da olsa o yollarda yürümeyi seviyorum, denize herkes girer de denizin kimi gün yaşlı bir insanın yanakları gibi kırışmış kimi gün de ütüden yeni çıkmış bir çarşaf gibi olan suretini saatlerce syretmek çoğunun aklıan bile gelmez. Herkes bir demet gül satın alıp verebilir de sevgilisine, gecenin bir yarısında bilmediği bahçelere girip gül çalarken ellerini kanatmaz ve ellerini kanatan o gülü yaprak yaprak koklayıp öpemez." Oyapraklardan biri gibi indirmiştin bakışlarını denizin yanağına ve susmuştun.
Hangi deniz gülünün kaçıncı yaprağı ile sevişiyorsun şimdi söylesene Prospero, söylesen orada da gül çalacak bahçeler var mı.

Başa Dön