Açmış gözlerini yalnızlığa, sekiz yaşında bir çocuk.
Baba alemlere dalmış, kendi kendini kandırmış.
Kadınların şuh kahkahalarına tercih etmiş
Dünyanın ortasında yapayalnız bir yüreği...
Anne bıkmış her seferinde evden kovulmaktan.
Takdirle geçmiş ikici sınıfa küçük çocuk
Koşa koşa tutmuş evinin yolunu
Kapıya vurmuş defalarca,
Anne, anne diye bağırmış uzun uzun
Kapıyı açan olmamış...
Çocuğun elleri kayıp gitmiş annesinin ellerinden...
Ayrılığın anlamını yalnızlıkta öğrenmiş minicik yürek.
Korktuğunda dualara sarılmış, annesinin yerine.
Hiç kimseye caka satamamış
"Benim babam senin babanı döver" diye...
Babasıyla hiç balığa gidememiş...
Okuldan döndüğünde "bugün okul nasıl geçti"
Diyen kimsesi olmamış...
Hiç harçlık istememiş...
Hep yalnız, hep hüzünlü
Hep bir şeyler olacakmış gibi huzursuz...
Kimse anlamaz sekiz yaşında ki bir çocuğu..
Anlatamamış kimseye kendini
Ağlamış yastıklara sarılıp, sessiz hıçkırıklarla...
Bir siyah beyaz resmi olsaymış ya...
Bir resim içinde işaretleyebilseymiş ya...
Annem, babam ve ben...
Dalıp gidiyormuş zaman zaman
Sekiz yaşında küçük çocuk.
Ayrılık ne diye...
Yalnızlık ne diye...
Bu dalıp gitmeler ona
Annesinden,
Babasından
Hediye...
Sekiz Yaş
Ayrılığın anlamını yalnızlıkta öğrenmiş minicik yürek. Korktuğunda dualara sarılmış, annesinin yerine.