Ses, fiziki bir olaydır. Titreşimle oluşur ve bu titreşimi enerjiye dönüştürür.
Ses, çeşitli frekansta dalgalar ile havada yol alırken ayrı ayrı frekansta insan kulağına gelir; bazen hoş, bazen nahoş!
Ses vardır, gül bahçesinde güle adanan bülbülün sesi..
Ses vardır, baharda öten böceklerin senfonik orkestrası..
Ses vardır, şırıl şırıl Çağlayanlardan gelir..
Ses vardır, doğrudan sevgilinin kulağına gelir misafir olur
Ses bazen de inilti şeklinde olur.
Bu için için ağlayan hazinli bir gönlün inlemesi ile sessizce kurulan cümleler vasıtasıyla işitilir
Bazen ses, sessizliğe tahammül edemez ve şiddetlenerek feryat şeklinde yol alır..
Bu aşk beni öldürür, Bu dert beni iflah etmez, deli eyler diye duyulan sesler de vardır..
Aşk-ı hakikatten göklere yükselmiş: Ahlarının tercümanı olan sesler aşığın sinesini yakar kavurur..
Kavuşamamış yerlinin göğsünden neşet olan; hasret, özlem duyguları; feryatlar şeklinde göklere çıkıverir..
Bazen sesler kesilir; nefes yetmez kalbin çeperlerine vura vura insanı yer bitirir..
Bu sesin kayboluşu ve içteki duyuşların dile gelemeyişi insanı canından bezdirir.
Sonra;
Heyecana verdi gönülleri,
Heyecanlı sesleri gönlümün
Ben o nağmeden müteheyyicim,
Ki, yoktur ihtimali terennümüm.
diyen Dr. İkbal gibi dilsiz acıların, içteki sancı ve heyecanların zirvelere ulaşan farklı bir boyutu aşığı kendinden geçirir; deniz dalgaları gibi yükselip tekrar kendine dönen bu his ve duyguları dile getirmeye çalışan seslerde göklere ulaşır.. Bu ses, içte doğan ve içte kaybolan, dudaklardan dökülmeyen ve bir türlü söylenemeyen, dilin dönemediği, kelimelerin aciz kaldığı, heyecan ve duyuşlarla yüklüdür..
Böylesi sesleri kendi içinde duyanlar tamamen sevgilide tefani olmuştur artık..
Onun bestesinde, Onun sesinde, Onun dokunuşunda bırakıverir aciz ruhunu..
İşte bu ses bilinen tüm seslerin üstünde, en güzel seslerden biridir.
Öyle bir sestir ki bu melekler işitse sermest olur..
Bazen sesler susar! Sadece Onun sesi duyulur.
Kulağa misafir olan bu ses en tatlı ve en şirin sestir.
O dem Aşık Fuzileşerek;
öyle sermestem ki idrâk etmezem dünyâ nedür
men kimem sâkî olan kimdür mey û sahbâ nedür
gerçi cânândan dil-i şeydâ içün kâm isterem
sorsa cânân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedür
vasldan çün aşık-ı müstâğni eyler bir visal
aşıka maşukdan her dem bu istiğnâ nedür
hikmet-i dünyâ vü mâfiha bilen arif degül
arif oldur bilmeye dünyâ vü mâfiha nedür
ah u feryâdun fuzûlî incidübdür âlemi
ger belâ-yı ışk ile hoşnûd isen gavga nedür.
der..