Sessizliği var şimdi yankılarının
Gülüşünün yakıcılığı ve yıkıcılığı senden geriye kalan
Umarsız , zamansız ve gereksiz bir göz yaşı ıslaklığı gibi
Yarı yaşlanmış ve yalnızlığına yaslamışçasına
Kan döker gibi bir bakış bırakılmış geriye
Ardından bakarken aman dileyen bir eziklik
Ve adını sayıklamak gibi hislerin incinmişliğinde...
Sessizliği var şimdi yankılarının
Bulut yoğunluğu çökmüş bıraktığın yığınlarda
Kurutmuşuz ıslaklığımızı
Ve yeniden damlara bırakmışız kendimizi
Birimiz ıslanmış yalnızca birimiz kirlenmiş
Bir kapı arkasında terlemiş oysa yalanlarımız
Ki en gerçek gözüyle bakmıştım ben tüm saklılıklarımıza
Ağlamışlığımız bile yalansa daha ne kadar alçalmalıyız ki
Gözlerden uzaklaşmamışız sadece biz
Biz olmaktan da alıkoymuşuz kendimizi
Sersefil ve hep bi rezil olmuşuz
Yok be bu sefer gerçekten yorulmuşuz...
Sessizliği var şimdi yankılarının
Ve hep amaçsızlık düzenini değiştirmek istekleri duymuşuz
Sorgu sual olmamış gidişlerde
Belki sormuşuz da gerçeği duyamamış kapalı gözlerimiz
Yansımışız kendi üzerimizden
Bir daha ve bir daha aynı güzergahı eskitmişiz
Ayak izlerimiz silinmemiş hala ve hala izlemişiz
Gölgeler uzamış seni bıraktığımdan beri
Kusurlar artmış yüzümde
Çizgiler pek bi yokluğunu belli eder olmuş
Soğuk temaslar ürpertmiş tenimi ve hep irkilmiş benliğim
Sen...
Sen sıcak rüyalar şehrindesin benim yokluğumda
Ki var oluşluğum da şüphe taşımadan inkar edilir düzeyde
Sayfa boşluğu kadar bile gerekliliğin de yok zaten
Şimdi...kapa önüme açtıklarını...
Ve topla yerden kahpeliğini de...
Git benden...