Yarısı kurtlanmış çürük bi elma
Yanmış aşk kokuları savruluyor üzerinden
Eğilme aşk düşecek koynundan
Tavla oynarken,tebessümünle oyalanırken
Gördüm de
Ağlarken görmedim seni
Boğazdan geçerken,geçerkenki yansıyan gözünle gördüm
Serin bi yaz akşamında
Otogarında kaybolmuşken
Sevdiğim ama bilmediğim şehrin
Görmedim ağlarken seni
İncecik bi gömlekle
Çıplak bi kadın arasında
Pusu kurmuş kan
''V'' otelinin lobisinde bira ararken
Bakarken kafakağıdıma
Görmedim ağlarken
Öyle bişeydi yüzün
Kelimelerin saçmalığı
Sıradan...
Galata'dan Beyoğlu'na inmek gibi
Pezevengin dizlerini kırıp
Fahişenin en bereketli uzvuna selam verişi
Bi kadının bacak arasına gülümseyiş
Ağlarken görmedim seni
Nemdi ilk ayrılık
Demliydi,ummazdım
Paslanmış bi hikaye hiç değildi
Tiradları gereğinden fazla uzun
Kaskatı bakakaldım
Tanıdık bildik odaya
Abajur bile değişmişken
Ben hala bendim
Nemli İstanbul gecesinde
Sövüyordu birileri çatırdayan kimliğime
İmanımın kulakları çınlıyordu
Şerefsiz bir züppeyle
Minik bi kızın aşkı gibi
Siktiriboktan bu fasıl da
Burnumda haşlanmış fasülye kokusu
İtikatım yarıçıplak
Hop oturup hop kalkıyor
İçimde mahçup Tanrı korkusu
Seni ağlarken görmedim ben hiç
Odadaki sinekleri öldürüp yaktığında bile...