Siz Hiç Bir Kat Yukarıda Öldünüz Mü?

Siz hiç birinin yanağını öperken hem dudağın hem de yanağın size ait olduğu hissine kapıldınız mı?

yazı resim

Siz hiç kendinizden altı yaş büyük, ve karşı cins olup bir kat yukarınızda öldünüz mü? İçinde neredeyse ellerinizle dokunabileceğiniz kadar tıka basa acı dolu bir odadan sadece bir alt kata kadar kaçıp orada aklınız sıra eğlendiniz mi? Siz hiç kendi tükenişinizin görgü tanığı olup güçlü olmak zorunda kaldınız mı?

Siz hiç izinsiz futbol oynamaya kaçıp sonra yakalanınca annenizden dayak yememek için ablanız olup kendinizi korudunuz, kurtardınız mı? Bunu hiç yüzlerce kere tekrarladınız mı?

Sizin hiç, sizi hem yağmurdan hem de mahallenin sizden güçlü, hatta kendisinden bile güçlü çocuklarından koruyabilen bir ablanız oldu mu sizden altı yaş büyük?

Sizin hiç anlamadığınız, ona hep bağırdığınız, karşılıksız ve hesapsız garantiler garantisi bir sevgiden alabildiğine şımarıp azıttığınız oldu mu?

Siz hiç size lazım olduğunda böbreğini ya da kanının tamamını salise düşünmeden verebilecek, aynı kan grubuna sahip, burnu sizinkiyle tıpa tıp aynı ve ayakları sizinkinden dört numara küçük ama tıpa tıp aynı olan bir bedeni uyurken gizlice seyrettiniz mi?

Siz hiç birinin yanağını öperken hem dudağın hem de yanağın size ait olduğu hissine kapıldınız mı?

Siz hiç iki bedenli oldunuz mu? Hem kadın hem erkek oldunuz mu? Hem abla hem kardeş oldunuz mu? Hem kızıp, köpürüp, bağırıp hem de bir köşede incindiniz mi usulca? Sizin hiç sizin yerinize gözünü bile kırpmadan ölüme gidebilecek bir ablanız oldu mu sizden altı yaş büyük ?

Siz hiç kırk derece ateşle yanarken alnınızdaki mendili kurutmamak için günlerce uyumayan ablanıza iyileşir iyileşmez kızdığınız oldu mu?

Sizin hiç sizin ve ağabeyinizin cesaretinin toplamından kat ve kat daha cesur bir ablanız oldu mu?

Benim var...

Sizin ablanız da 30 günde 25 kilo verdi mi? Ona tedavi için verdikleri zehirden, size bakmaya kıyamadığını adınız gibi bildiğiniz gözleri yuvalarına saklandı mı? Saçları hatta kaşları hiç döküldü mü gözlerinizin önünde beş on günün içinde? Siz acısını hissetmeyesiniz diye içini kemiren o lanet hafriyat benzeri melanetin sesini bastıracak tonda konuştu mu sizinle? Siz hiç bir serum şişesinden damara akan bir zehre bakıp şifa umdunuz mu?

Siz hiç kazanılması neredeyse imkansız bir savaştan galip çıkan ablanızı kucakladınız mı? Kilo almasını saçlarının çıkmasını izlediniz mi? Elmacık kemiklerinin yerini kamufle etmeye yüz tutan gamzelerinden öptünüz mü? Kazandık deyip sessiz çığlıklar attınız mı yorgun düşüp uyuya kalan bedenini izlerken sessizce?

Siz hiç muzaffer kumandan edasıyla bir hastane bahçesinden binlerce dertli insanın arasından el ele geçtiniz mi kendinizden altı yaş büyük ikinci bedeninizle? Tam eksilmişliğin hezimetini yaşamak üzereyken birden ve sevinçle iki üç hatta bin beden kadar çok hissetiniz mi kendinizi?

Ben hissettim...

MR neticesi hoş değil, telefonlar edildi. Lanet bir savaş yarından tezi yok yine başlayacak. Ben ve sağlıklı olduğunda eziyeti mazur görmeyi alışkanlık edindiğim altı yaş büyük ikinci bedenim büyük bir savaşa gireceğiz. İlk savaşında onu yalnız bırakışımın bin aşk yarasına bedel ağır yürek burkulmasının geçmeyen izine yatıracağım acılarımı. Üzerini kapatıp dağlayacağım. Hapsolup kalacaklar içerde bu sefer. Cin fikirlik edip el yapımı acılara pratik mazeretlerle kaçmayacağım bu sefer acıdan.

Yine başaracak benden altı yaş büyük ikinci bedenim. Yine çıkacak bu savaştan alnının akıyla. Başaracak biliyorum. Başarsın istiyorum. Bu sefer o başarının zafer kutlamalarında değil, cephede olmak istiyorum. Zira biliyorum ki artık benden altı yaş büyük ikinci bedenim olmadan ben bir hiçim.

Tamamıyla bedensizim...

Başa Dön