Son Fedakarlık

Sevgilisini üzmemek için yalan söyleyen adamın hikayesi...

yazı resim

Eminönünde sımsıkı bir paltoma sarılmış bekliyorum seni. Hafiften bir meltem esiyor ama meltem mi yoksa senin sıcacık nefesin mi bilmiyorum. Ve beliriyorsun sokağın başında. Hafiften bir gülümsüyorsun işte bu yeniden güş, direnç verip ömrüme ömür katıyor sanki...

Alıyorum seni kollarımla ve sende sıcacık bir öpücükle karşılıyorsun beni. Yürümeye başlıyoruz sahilde. Yavaştan yoruluyoruz ve bir banka oturuyoruz.

Ufak bir simit, iki çay bakıyoruz keyfimize. Sinema, eğlence, yemek derken ayrılık vakti geliyor, ikimizinde gözlerinden gelen ufak yaşlar, hafif gülümsetiyor bizi. Her ikimizde yarın yeniden buluşacağımızı bile bile ağlıyoruz. Ama ayrılık vakti gelmiştir. O anda aklıma birşey geliyor, "Bugün bana gelsene?" tabii aşığız birbirimize. Kabul edip "tamam" diyorsun. Ufak bir taksiye atlayıp evimize gidiyoruz. O akşam beraber birbirimize sarılarak sımsıkı şekilde uyuyoruz.

Sabah olunca uğurluyorum seni. Bir hafta sonra gene buluşuyoruz ama bu bir hafta içinde neler olmadı ki? İşim nedeniyle Amerika'ya gideceğimi söylüyorum, ilk önce şaşkın gözlerle bana bakıp "hemen mi?" diyorsun. Ben gözlerimden akan yaşlarımı hafifçe silip "Evet, bu akşam uçakla" diyorum. Koşarak uzaklaşıyorsun benden. Ben ise arkandan koşmanın fayda vermeyeceğini görünce havalimanına doğru yürüyorum çantalarımla. İki gün sonra Amerikada ki toplamtımda aniden göğsüme giren ağrı yüzünden arkadaşlarımla birlikte benim için doktora gidiyoruz. Akciğerimde ki leke yüzünden kanser olmuşumdur ve ömrümün bir ayı kalmıştır.

Ben bu duygular içindeyken iki hafta geçiyor ve geri dönüyorum.. Öleceğimi biliyorum ya, bir kız arkadaşımdan rol oynamasını istiyorum. Sevgilim gibi görünüp seni benden ayıracak ve böylece sen benim ölümümü görmeyip, üzülmeyecektin.

Ve sen kafede görüyorsun bizi. Ve o akşam eve geldiğimde daha önceden tahmin ettiğim gibi kapıyı hiç birşey demeden yüzüme kapatıyorsun. O gün ben bir otel yatağında seni düşünüyorum.

Ve bir ay geçmiş ruhumu tanrıya vermiştim. Ruhumu yaratana vermeden önce rol oynayan arkadaşıma ben ölünce her şeyi sevgilime söylemeni, gerçeklerini anlatmanı istiyorum demiştim. O da "tamam" deyip kabul etmişti. Simdi o sözünü tutup kapına gelmişti. Aslında nefret ediyorsun ama ne diyeceğini de merak ettiğin için ses çıkarmadan alıyorsun onu içeri. Anlıyorsun olanları ve ağlıyorsun hemde çok ağlıyorsun.

Ama çare yok, olan olmuş ve ben toprağın altındayım. İzliyorum seni.. Ve gece ufak bir mırıltı duyuyorum senden;

- Yanına geliyorum canım benim!

Başa Dön