Bazen kar bazen yağmur yağan aynı buluttan,
Sükût kötü sözden hoş, güzel söz de sükuttan
diye iki satırı karalıyordum rüyamda
Sonra çığlıklar yükseldi bu satırları yazarken
Her zamanki sıradan çığlıklardan biriydi bu!
Belli ki biri daha uykuya dalmıştı
Tuhaf Uyuyan çığlık mı atarmış? deyip kınamayın kimseyi.
Ben rüyada çığlık atanları gördüm. Ancak sebebini hiçbir zaman bilemedim.
Şimdi uyandım;
Nasıl haber beklerim, yârin diyarından?
Nasıl emin olurum, ölüm varken yarından?
diye kaygılar taşıyorum.
Sonra:
Ne güzel razı olmak, kadere ve kazaya,
Ne güzeldir sevmek, bakıp Kerem ile Aslıya
diye kendime vazgeçmeme notu düşüyorum
Ardından:
Şimdi Varsa diye yeni bir başlık atıyorum.
Gelse sevdiğim bana varsa,
Var eden olmaz mı, Var olan varsa.
diye teslimiyetimi iki satırla serlevha ediyorum
Beklentimi:
Öyle sev, öyle sev ki Birini,
Yaptığın herşey aşka varsın.
O Bire bendet kendi bendini,
Kulumdur deyip sevmeye gelsin.
Sevsin; çevir de Bire kalbini,
Bana sevgin o Birden gelsin.
Lütfunu hoş gör hem de kahrını,
Ne gelirse başımıza, Rabbimden gelsin.
diye iki dörtlükle dile getirip, sırtını sağlam duvara yaslamanı diliyorum.
Çok şey diliyor, çok dua ediyorum. Özellikle duygu, düşünce, ümit, beklenti ve sevinçlerin sükût suikastına uğramaması için dua ediyorum
Hem ben cesaretine, olur hale getireceğin; virajları düzelterek tüm tepeleri aşabileceğin o günü hasretle, özlemle, sabırla bekliyorum.
Son dem Fuzulileşerek;
Min can olsaydı ah men-i dil şikestede
-Ta her biriyle bir kez olsaydım feda sana-
diyorum, demelisin