Bazen kalemi elime alıp yazmaya başladığımda ne kadar yazı yazarsam yazayım hep eksik kaldığını hissediyorum. Sanki sayfalarca yazdığım yetmiyor gibi, bir bu kadar daha yazsam da gene bitmeyecek... Bu da öyle bir yazı olacak sanırım. Çünkü insan en saçma yazılarını en çok bildiği konuda uğraşırken yazar ve en eksik yazılar da bu yazılardır, yazılması en zor olanlar da!...
Mesela, bir arkadaşa, hele bir dosta, yazı yazmak zordur. Ne söyleyeceğini bilemezsin, söze nereden başlayacağını şaşırırsın. Yada en çok okuduğun konuyu 'yaz!' diye koysalar önüne kalemin kıpırdamaz. Öyle çok biliyorsundur ki hangi bilgiyle süslesem yazıyı diye düşünürken bir bakarsın elinde tuttuğun şey bir 'yazı' bile değil! Benim tıkandığım tek konum var: ANNEM!...
Kalemimin bir rengidir annem de.. Ama ben onu bir türlü saf, kendi rengiyle dökemem kağıtlara... Her yazımı okuduğunda gözlerindeki gurur duyan ama hafif kıskanç bakışları görüyor olmak bazen canımı acıtıyor. Çünkü (tabiki!) annem beni değil, yazılarına dökemediğim oysa ona yazdıklarımın dışındaki tüm yazılarımda gördüğü ruhu kıskanıyor. Halbuki ona hiç bir zaman en mükemmel yazıyı yazamayacağımı bilmiyor, aslında tüm yazılarımın kahramanı ollduğunu da...
Galiba anneme karşı yaptığım en büyük haksızlıklardan biri, tüm cesaretini toplayıp "bana ne zaman yazacaksın?" dediğinde bütün soğukluğumla ona yazmamın 'yazarlık etiği'ne aykırı olduğunu, yani ona yazacağım yazıdan kimse birşeyler öğrenemeyeceği için yazarlık ruhunu ortadan kaldırdığını söylememdi. Bu satırları yazarken bile gözlerimi yakan ateşleri zor tutuyorum ve vefasızlığıma küfrediyorum. Hatırladıkça kıpkırmızı oluyorum ve şımarıklığımla kendimi yerden yere vuruyorum, gene avunmuyorum...
Annem;
Affet beni?! Bu kadar duyarsız olduğum için, soğukluğumun önüne bir türlü geçemediğim için, sana yaptığım sayısız haksızlık için (çünkü bunları başka birine yaptığında adı haksızlık oluyor) affet beni... Bedenimde dolaşan ve benimle tanışan herkesi imrendiren 'idealistlik' özelliğimin bir kaynağı da sensin, kendimi bulmaya çalıştığım dolambaçlı yollarda kolumdan tutup sürüklemek yerine sırtımı sıvazlarken yol gösteren de sensin. Senden daha bir öğretmeni hiçbir zaman bulamayacağım, bildiğin herşeyle beni donattığın ve bugünkü formuma soktuğun için teşekkür ederim.
Annem;
Sen herşeyin en iyisini bilirsin...
*'yazarlık etiği'ymiş!!