Sen "ada"lardaydın
ben seni Kadıköy de
Sokaklarda, caddelerde, kitap evlerinde
hasırda
çay bahçelerinde
arıyordum
sen yoktun
akşam oluyordu
hüznün ateş gibi
yeniden
yakıyordu
Elimde telefonun
Durmaksızın numaranı tuşluyordum
sen yoktun
yıllarca savaşmış gibi
yorgundum bitkindim
seni görmeliydim
seni hemen görmeliydim
yoksa
boğulacaktım
telefondaki mekanik ses
yeniden deneyin diyordu
tekrar deneyiniz, deneyiniz... deneyin... dene...
çıldıracaktım kesin çıldıracaktım.
yüzüm milyonlarca karıncanın istilasına uğramıştı
sensiz ve sessiz kalmıştım.
Yavaşça kalktım
kırık aynadan kendime baktım,
hayvana benziyordum
biçimsizdim...
Seni görmeliydim
seni hemen görmeliydim
yoksa
boğulacaktım.
Işıklı caddeleri sokakları
Bir, bir geride bırakarak
sana geliyordum
sonunu düşünmeksizin...!
telefondaki mekanik ses,
inadına “ Yeniden deneyiniz” diyordu
oysa
sen vardın bir sokak sonrasında
tepeden tırnaklarıma kadar
bir korku
Şiddetle
irkildim
Üşüyordum
Ya ev de yoksan
Ya gelmediysen
düşüncesi bile dondurucuydu
ölümcüldü / düşünülemezdi
olmalıydın
Yoksa... Yoksa...
Yok...!
gözlerim şimşek gibi
çarptı pencerene
Işıkların yanmıyordu
Yoktun
Nefes nefese
asansörün düğmesine
bütün gücümle yüklendim
- dördüncü kat sekiz numara -
cebimi yokladım anahtarların cebimdeydi
" çok önce vermiştin"
Al sende kalsın... Al kalsın
istediğinde gelirsin demiştin
Bahanem olmuştu, her istediğimde geliyordum
istemediğinde de
sana geliyordum
Çocuk gibi
Yalvarır gibi
Yok olmak / kaybolmak gibi.
Sığınak olmuştun bana
Sığınmalıydım, korunmalıydım.
dizlerim titriyordu, ellerim kanıyordu
anahtarın deliğini bulamıyordum
Kapı açılmıyordu
Kapı kapalıydı
Kapı açılmayacaktı...!
Bilinmedik bir gecede,
Bilinmedik
"an" sız şeyler
çıplak bırakmıştı
Sığınak korunaksızdı
korunaksız kalmıştım.
O kadar yakınken, uzaklıktın şimdi
Yüz yılın karanlığı gibi
ıssız ve sonsuz
Bitkindim binlerce kez
yorgundum milyonlarca kez
ağlamadım, çıldırdım.
örtündüğüm, sarıldığım ne varsa
tek, tek üstümden düşüyordu
çıplaktım
üşüyordum
Bu kadar keskin miydi
bu kadar acımıydı
bu kadar çaresizlik miydi ki
yalnızlık...
kalbim, bir hiçsin artık
Ölü bile değilsin
Ayaktaydım
biçimsizdim...
yaşıyordum
biliyorum
hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı.
pencerene asarak sülietimi
sokaklara geri dönüyordum
sokaklar boş, sokaklar karanlık
yinede güvenilirdi sokaklar
-pencerene asılı sülietim-
köpek gibi
acı çekiyordum
hangi tarihteydim
hangi tarih'te yazılıyordum
dündüm...
yokum şimdi
Hızla eksiliyorum
kimse görmüyordu
bağır, bağır susuyorum
kimse duymuyordu
Sen yoksun... !
Neden?
Sus
sana ihtiyacım…
Sus
Neden şimdi?
Sus
ve susuyorum.
O gün
anısız
tarihsiz .
kimsesiz
ve tanıksız bir gün olacaktı
Kimsesiz bir kaya taşı
biçimsiz bir hayvan
yabanıl bir ot
anısız bir insan
ansızın ve tanıksız
ölüm olmalıydı artık
Dönemediğim / imkansızlığım
unutamadığım / hastalığım
yalnızlığım
Acı çekiyorum
Acı çekiyorum, Acı çektirdiğim kadar.
haklısın
yalnız kalmalıyım
kemirmeliyim
kendimi
iğrenmeliyim kendimden.
Acımasızca,
ve acınla
özleminle boğmalıyım
can çekişen bedenime,
tanıklık etmeliyim
izlemeliyim
Plan iyi işlemeli, delil yok edilmeli
ansızın olmalı
özenle dinamitlemeliyim yüreğimi sabırla
kurşun gibi, mavzer gibi
parçalanmalıyım.
Kusursuz bir plan iyi işlemeli
" tek tanık" tanıklığım olmalı
yok edebilir belki içimde ki acını
Yoksun
Yokum
Yokuz şimdi
hiç bir şey eskisi gibi olamayacak.
Uyanamam o eski sayfalarda,
biliyorum.
ve bir sayfa gibi kapatıyorum
seni / kendimi
ve
yaşanılan her şeyi
Dönemediğim / kimsesizim
imkansızlığım
unutamadığım
gizli yanım
hastalığım
çaresizim
Özenle, sabırla dinamitlemiştim yüreğimi,
ansızın parçalanmalıydım
delilsiz tanıksız
olmadı
Plan iyi işlemedi
tanık bıraktım
Seni bıraktım
üzgünüm