UYKUDAN ÖNCE, SAYIKLAMA, SABUKLAMA
Biliyorum, zaman kısa.
Biliyorum, ben şu anda şarhoş olsam da,
Hala dönüyor, dünya denen bu kaya parçası,
Devasa bir hidrojen bombasının, etrafında..
Onu da biliyorum.
Biliyorum..Hapisim hala beden denen,
Bu üç kuruşluk,
Mükemmele yakın makine içinde.
Biliyorum..”Biliyorum” dememem lazım.
Aslında bilmiyorum !
Kaygılarım, geleceğe dair..
Kafaya taktığım, geçmişlere ait..
Yaşadığım an, kurallı.
Bilmiyorum..Kuralı gerektiren,
Hangi kutsal zamandan, hangi andı ?
Kafamda, kafa da var.
Midem de, bir mide de.
Benden bir önceki,düşünmüş..
“Ne bok yiyeceğini” bilememiş.
Kabullendim..Bu iş böyle..
Kaygım yok ki, bi bok yemek için illa ki.
Gün ortası tozlu sıcak caddede,
Sürterken, ruhum uçmuş bezginlikten.
Islak akşam üstünün sahil kumu,
Yada, huzurlu bir evin, yine akşam üstü,
Islak çimenini, düşlemişim. Bir vakit, bir şiirimde,
Çıplak ayakla.
Demişim ki;
Ülkem...”Ahırda eşekler tepişir, atlar ezilir” misali,
Bitmeyen 5 nisan lara, krizlere girerken,
Suç ise eğer, sırta vurulan eyer gibi bu zamanlarda,
Huzurun 1 dakikasını düşleyip,
“Herşey güzel olacak” demek.
Sokaktaki insanı kim suçlar ?
Şair geldim, şiir oldum gidiyorum.
Herşey gerçek, herşey izafi.
Biliyor musun,
Ey deli ruhum ve gerçekliğim ?
Bilmemeyi ne çok isterdim..
1930 larda falanca olarak yaşayıp,
Kör cahil ama mutlu olmayı.
Hadiii..Uyu artık...
Sarhoşluğun geçmeden.
Büyük şiir, yazılmadan bir sayfa daha.
Rutinlere güç topla.
Lazım olacak galiba.....