öznesiz kalmış bir cümleyim
söylenmeye hazırlıklı,
kerpiç duvar misali dağılmaya meyilliyim
tenhasına duruyorum gecelerin,
geceler kör kuyu…
hep sana uçurum kalıyorum gittikçe
sebepsiz kırılıyorum inceden inceye
el değmemiş sevdalar biriktirdim
şehirlerarası kalmış yüreğimde
belki sana verilecek kadar
ağırlığını taşıdım yüreğimin
şimdi bir kuş kadar uçucu
ne verdiğimden alacaklıyım
ne aldığımdan verecek pay kaldı
deniz üstü köpükleri gibiyim şimdi limanlara
dalga dalga sen oldukça ciğerlerim
ben ölüme hazırlanıyorum
sus pus bi körfezde
ve sen hazırlıklı değilsin henüz ölüm haberlerine
gazete afişleri sarmaz seni çay tadında..
yeni sevdalar peşinde koşarsın,
sevda denmeyecek kadar çoğul yaşantılarına…
bi gün sende öznesiz kalıp,
bütün kelimelerini anlamsız bulacaksın
ve bilki!
o an ölüme daha yakın kalacaksın;
belki de ölmüş….
en fazla acını yada yokoluşunu,
karalar bağlayan dostların;
bir kaç gün yaşayacak.
ve sen aslında hep yalnız olduğun dünyanda
çoğul yaşasan da, hep yalnız kalacaksın
işte bu gün gibi…