Asma köprüde ayak sesleri
Bir anda doluyor kulağıma
Canım, nedir bu sallanış
Çırpınıyor ve dolanıyorsun ayağıma
Direkleri sızlıyor köprünün
Eskimek ki paslarında fiildir
Fakat yepyeni birkaç tahtası
Gerdanında gümüşten, parlak bir kolyedir
Hesaplarımı görüyorum, borcumu ödüyorum
Ismarlanıyorum Allah'a
İsmimi sildiriyorum defterden, derken, biri ölmüş
Jandarmalar karış karış karşı tarafta
Kendimi korkuturum, arayışlardan, ölüye benzemem
Lazım mıyım, neme lazımım karşı bölümde?
Maksadım aramak değildi kendimi, hem
Ne vardır ki kuş kadarcık bir ölümde?
Orası ayrıdır apayrıdır, orası isteğimdir güneş vuran.
Öykülerdendir çimenleri karşı tarafın, bilmek hakkınız
Plastik yüklü vagonlarla da gelseniz
Raylar üstünden kirletemezsiniz, ne
Siz, ne de kalın tabanlı ayakkabılarınız
Şiirden konuşuyorsunuz tepemde, beni bulmuşsunuz
Tek, bedenim mi ele veren gizi?
Uzaksınız yahut iyice soğuksunuz
Ürkütüyor bizi uzaklık, sesinizdeki
Ve sallanış artıyor, işte! düşüyorum köprüden
Yazmak dahi kurtaramaz artık
Zaten bir ölüyü ölümden.