Nermin Güday Kaçar

Has Adam

Her mahallenin bir delisi mutlaka vardır. Bizim mahallenin delisi de Deli Ömer di. Onu bütün çocuklar ve köpekler çok severdi. O da onları. Çok fazla konuşmazdı Ömer. Konuşmak canı istemediği zamanlarda onunla anlaşmak da zordu zaten. Kelimeler, homurtu halinden çıkardı ağzından. Yine de biz anlardık onun ne demek

Elvedâ Yalancı Aşkım!

Ne zaman canı sıkkın olsa rıhtımdaki koca çınarın altına giderdi. Sonbahar gelmişti. Dalgın dalgın otururken, esen rüzgârla savrulan bir yaprak ayağının dibine düştü. Sararmıştı. Hiçbir varlık, zamana karşı koyamıyordu. Aşklar bile

Musa Firârda

Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,

Bir Parça Simit

Elindeki simitle kalakalmıştı sokakta. Düşüncelerinden sıyrıldığında etrafına baktı. Simitçi yeni müşterilerle ilgileniyordu. Elindeki simide baktı. Simidi önce kokladı, sonra dişlerini geçirdi. Evine gitmek üzere yola koyuldu. Bir ara sanki uzaklardan Ali nin sesini duyduğunu hissetti.
Oğlum, hepsini yemeyeceksin, sadece on kuruşluk tamam mı

Ya Benimsin Ya Toprağın

Onu görmek benim için bir tutku haline gelmişti. Onu düşünmediğim an yoktu neredeyse. Yolda, evde, iş yerinde hatta tuvalette bile onu düşünüyordum. Aşk bu olmalıydı. O ise benim farkımda bile değildi. Onun dikkatini çekmek için her şeyi yapmıştım. Fakat o bana karşı çok ilgisizdi.

Yazı - Yorum

Dışarı çıktım.Iraklı bir erkek çocuğu caddede paten kayıyordu ve az daha bana çarpacaktı.
Bir an hafızamı kaybettiğimi düşündüm. Burası benim ülkemiydi?

Vıdı VIdı

-Hu herif ! Bir bak hele bana. Ben, Huri kadına gidiyom. Azcık halleşip gelirim. Merak etme beni. Gelince de, tarhana çorbanı kaynatırım.
-Gene nereye gidiyon be kadın. Heç evde durduğun yok ki zati. İşin gücün elek satmak.
-Aman be, sen de benim gezmemi görüyon.

Şaşkın Hırsız

Koşarken nefes nefese kalmışlardı. Arabaya bindiler ve uzaklaştılar. Bütün planları suya düşmüştü. Planlarında bir hata vardı. Allah ın bütün diğer günleri dururken neden Cuma gününü seçmişlerdi ki! Tabii ki işe yaramazdı. Herkes, ellerini dua için açtığı anda onlar, günah işlemeye yeltenmişlerdi.

Aptal Âşık

Onu ilk kez rıhtımda yürüyüşe çıktığımda görmüştüm. Görünüşte kalabalıktan bunalmış ve kafasını dinlemek için kendini rıhtıma atmış bir insanın görüntüsü vardı. Üzerinde haki renkte bir takım elbisesi ,başında da modası geçmiş türden bir fötr şapkası ile tam bir İstanbul Beyefendisi görünümündeydi. Oturduğu bank sanki ona tahsis edilmiş gibi

Bir Demet Maydanoz - Tanık - Son

Hakim, adamı dinledikten sonra keskin bakışlarıyla salonu gözden geçirdi. Bu koltukta kaç yıldır çalışmakta olduğunu saymıyordu artık. Ne kadar kendi kendine şikayet etse de, bir türlü veda edememişti. Masasına gelen her dosyada farklı bir hikâye vardı. Son zamanlarda artan şiddet mağduru kadınları gördükçe, adaleti sağlamak, doğru kararı vermek

Bir Demet Maydanoz - Davalı

Zabıt Katibesi Hâkimin söylediklerini yazdı ve yeni komutları beklemeye başladı. Duruşmada iki taraf vardı ve onca yılın deneyimli hakimi bu kez davalı tarafa yani adamın avukatına söz verdi. Avukat savunmasını vermek üzere hazırlanırken Hakim;

Bir Demet Maydonoz

Hâkim, duruşma salonuna girdiğinde, salonda bulunanlar ayağa kalktı. Yerine geçti. Salonu gözden geçirdi. Fazla kalabalık olmadığına göre sıradan ve sakin geçeceğe benziyordu. Daha önceden incelediği, önünde duran dosyanın kapağını açtı. Gün içinde kaç davaya girdiğini saymamıştı bile.
Zabıt kâtibesi, huzursuz bir şekilde yarışa hazırlanan koşu atı

Savaşta Barışta İnsan

Dünya, insanlar, iklim değişiyordu. Son zamanlarda etrafındaki değişimleri takip etmekte güçlük çekiyordu. Sokağa çıktığında aşina olduğu yüzlerle karşılaşamaz olmuştu. Farklı dilde konuşan insanların varlığı ve çokluğu onu şehrine yabancı hissettiriyordu. Rahat bir şekilde dolaşıyorlar, hatta yol vermeyip, ezecek gibi üzerine doğru geliyorlardı. Sinirleniyordu bu tür davranışlara.

Kurbanın Dişleri - Final

Elime tutuşturduğu bezi açtım merakla. Hakikaten de bezin içinde kocaman bir hayvan dişi vardı. Ne diyecektim, ne yapacaktım, bilemiyordum. Gülmek istiyor, gülemiyordum. Üstelik inatçı amcayı nasıl ikna edecektim. O şaşkınlıkla kendimi dışarı attım. Bastım kahkahayı
içeri girdim, son dilekçemi yazdım . Küfürleri bastım dilekçeye. İki seçenek

Kurbanın Dişleri - 4

Sanki zaman makinasındaydım. Bir ileri, bir geri zamana gidip geliyordum. Okuduğum romanlarda veya seyrettiğim fantastik filmlerde kullanılan bir yöntemdi. Bir manada izleyeni ya da okuyucunun beynini sınama gibi bir şey. Tıpkı o haldeydim. Yine o soru cümlesi aklıma gelmişti. Acaba geri gitmeli miyim? Geri gittiğimde aileme ne diyecektim.

Kurbanın Dişleri - 3

Ağabeyim arabaya bindi ve Salim amcaya arabayı çalıştırmasını söyledi. Hızla uzaklaştık oradan.
Hepimiz ona bakıyorduk. Koşmasının anlamını çözememiştik. Ağabeyim bir kahkaha patlattı ve
Oh olsun ona. Gözündeki patlak için en az on beş gün yatar şerefsiz
Annem bir çığlık attı hemen.

Kurbanın Dişleri - 2

Arkalarından kapıyı kapattım ve bundan sonra yaşayacağım mekandaki ilk geceyi nasıl geçireceğimi düşünmeye başladım. Gece, sessizliğin ve karanlığın içinde çok daha fazla ürkütücüydü. Gün boyu çalışmayla zaman geçmişti. Yalnızlığın ne kadar korkunç ve dayanılmaz olduğunu, o gece daha iyi anlamıştım. Sessizliğin içinde, yorgun olmama rağmen çıtırtıları dinliyor, herhangi

Kurbanın Dişleri

Dişçilik Fakültesinden mezun olmuş ve Anadolu nun kuş uçmaz, kervan geçmez bir ilçesinin sözde hastanesine tayinim çıkmıştı. Okula başladığım gün olduğu gibi heyecanlıydım. Onca yılın sonunda hayalime kavuşmanın sevinciyle yola çıktım. Hiç görmediğim bir coğrafyaya doğru ilerliyordum. İstanbul da doğup, büyümüş biri olarak gideceğim yerde yaşayacağım sıkıntıları göz

Bedava Tatil

Geliyorum tabii ki. Hiç cenneti kaçırır mıyım. Ne şanslı ineklerin var. Hem onlara bedava tatil ısmarlıyorsun, hem de cenneti gezdiriyorsun. Kaçırılır mı bu fırsat?

Başa Dön