Hayalleriniz Gerçekmiş Gibi Davranın...
Yeni arkadaşlarımız pek tanımayacaklardır muhtemelen ancak bir dönemler pek çok yazımı burada paylaşmış, sizlerden de çok güzel destekler almıştım
Yeni arkadaşlarımız pek tanımayacaklardır muhtemelen ancak bir dönemler pek çok yazımı burada paylaşmış, sizlerden de çok güzel destekler almıştım
Kadını özgür olan toplumun erkeği de özgürdür, özgür aşklar sevgiye kolay dönüşür, yetiştirilen nesiller sevgiyle büyür…
Sevgiyle büyüyen nesillerin düşünceleri özgürdür, özgür beyinler çözümler üretir, işinde başarılıdır, buluşlara imza atar!
Çocuklar gereksiz yere korkmaz!
Utanmaz…
Hapsolmaz!
Seksen beş yıl önceki cesaretiniz, öngörünüz, özgüveniniz ve özverililiğiniz ile karşılaştırma yapılabilecek bir lider daha tanımadığımı, hattı zatında dünya üzerinde dahi tanınmadığını size ifade etmek isterim.
Kıvrak ve dahi zekanız, analitik düşünce yapınız kadar, mantık örgünüz, karanlıklar içindeki ışığı görüp de, gördüğünüz ışığa hedeflenmeniz, başarmanız!...
Bu gece her şeyi yakabilir / Her şeyi yeniden onarabilirim… /
Duygular genişti / -ancak gençliğin eksikliğindeydi ruh / Ve en
Bir davudi ses bendeki, konuşurken ses desibeli fazla olsa da renginden kurtarıyoruz da, şarkı söyler, türkü çığırırken ben sanıyorum çağlıyorum, onlar sanıyor böğürerek ağlıyorum!...
Bir meltem borçluydun bana, / Hani, hatırlarsın, / Hafiften üşümüştüm,
Neyse… Öyykkk görüntülü pijamalarım ile geçtim oğlumun karşısına, Anne!!!!!
Aaaa… Bak, bir de bu çantayı aldım kuzucuğum, yalnızca beş liraya…
Anne!... Torun mu istiyorsun, onu söyle!...
Hani geçenlerde de almıştın ya ayaklarım ağrıyor diye anneanne-babaanne ayakkabısı! (Ortopedik demek istiyor)!...
Bir
Ne yer adı aklımda, ne de yılı… Kuşların cinsini bile unutmuşum ama olayı gayet net anımsıyorum!
X ormanlığında Y kuşlarının fazla üremesini gözlemleyen bir bilim adamı, bir süre sonra kuşların ormana zarar vereceğini düşünerek, üremelerini kontrol altına almaya başlar, şöyle ki beş yumurta varsa yuvada, üçü
Ders almayı öğrettiğin için teşekkür ederim!
Gözüme, burnuma sokmadığın için hatalarımı!...
Dinlenmemiş uyarılarından dolayı tavır almadığından dolayı…
Annemi… Bizleri sevdiğin… Önemsediğin… Ve de varlıklarımıza duyduğun saygıdan… Sevgiden…
Ne mısralarım vardı sana / Sen habersiz / Gözyaşlarım telefonun
Peruklarınızı savurun kızlar…
Ellerinizde kitaplarınız, başınızda türbanınız, okuyunuz kızlar…
Ahlak için saç saklarken, öğretmen olunuz mesela, kimlik veriniz kızlarımıza…
Yeni öğretmen olarak atandığınızda, aranızda birkaç yaş olabilir erkek öğrencinizle…
Kaçışın kızlar…
Cumhurbaşkanı onayından geçti gitti...
Ahh… Ahh… Adını bile telaffuz etmek istemiyorum artık, telaffuz edildikçe kanıksanıyor her şey…
En çok kadından kadına zarar gelir sanırdım, yanılmışım!...
Aynı kulvarda koşarken, kadın kadına destektir hep, de…
Farklı kulvarlarla en büyük köstektir diye düşünürdüm…
Özür dilerim!...
Ocak,09/08 / Heybe dedi anne / Ne demektir
Kendini sevemeyen bir toplumuz, çünkü insana değer verilmeyen bir toplumun bireyleriz, çünkü gülmenin ayıp sanıldığı bir toplumda yaşamaktayız, çünkü insanca dürtülerin saklanması gerektiğini düşünürüz ki insanca duyguların ayıplandığındandır bu… İnsanlığından utanan bir toplumuz vesselam! Cinsellik ayıptır, öpüşmek ayıptır, toplum içinde sarılmak ayıptır ve bu liste uzayıp gider…
Ekim,23/07 / Ekmeğin bayatını yiyen ana… / Son parça tatlıyı
Şimdi efendim, sıkı bir itiraf.com okuyucusuyumdur… Orada konusu geçmişti, yanlışım olmasın, Hollandalı sanıyorum bir tıp adamı “ilk gece” hapı yapmış!
Gerekçesi çok basit: Türkiye gibi ülkelerden geç kızlar kızlık zarı dikimi için öyle çok başvuruyorlar ki, ve onlar için ölümcül bir durum olduğundan söz ediyorlar ki,
Uzun yıllar önce… Bilgisayarlar tek tük, on kişilik ofislerde bir adet olarak yerini almışken…
Hali hazırda teleks, teleteks revaçtayken… Faks makineleri onların yerine göz dikmişken…
Ve fotokopi makinesinin ihtişamı göz kamaştırıken…
Bayramın ilk günü ve gecesi evimiz çok hareketliydi…
Tayfun bir önceki gecenin yatılı elemanlarından olduğundan, Özgün sabahtan babasıyla bayramlaşmaya geldi ve bir ara ben mutfağı toplarken, mutfak kapısında gitar çalıp şarkı söyledi ki, hep birden eşlik etmememiz mümkün değildi…
1963 İzmir doğumluyum.
Şiir yazmak gibi bir kaygım olmadı hiç... Bir şeyler yazarken form değişiverdi aniden, farkına bile varmadan ben...
Eğitim aldığım meslek İngilizce öğretmenliği ancak uyguladığım meslek İhracat müdürlüğüdür... Aslında tiyatro sanatçısı olmak isterdim... Bu isteğin ne denli güçlü olduğunu anladığım yıl ise 39 yaşındaydım... Güzel mi güzel bir oğula sahibim,elbet sahibi ben değilim,ifade öyle gerektirdi.Güzel bir anne, güzel bir baba tarafından yetiştirildim,onlara teşekkür ederim...
Karşıyaka / İzmir
Serbest
Nazım Hikmet Ran (Öyle diyorlar,onların yalancısıyım:))