Korona Hikayeleri - 2
Karşılaştığı insanların yüzleri gülmüyordu, sanki bir şeyden korkar ve kaçar gibiydiler, hareketlerinden stres içinde oldukları kolayca anlaşılıyordu.
Karşılaştığı insanların yüzleri gülmüyordu, sanki bir şeyden korkar ve kaçar gibiydiler, hareketlerinden stres içinde oldukları kolayca anlaşılıyordu.
Ey korona korona Benim maskeyi ne yaptı Git de sor ona
Genç kıza devlet sahip çıkıyor...
Kız çaresiz... Ne yapacağını bilemiyor...
Orospu denilmesine neden kızıyorsun?
İtelenmiş bir kadının hayat hikayesi...
Varoluşun yarattığı sıkıntıları, problemleri, acıları, soruları çözümlemenin tek bir yolu var: Varoluşçuluk. Özgür düşünceye dayanan, her türlü otoriteyi reddeden, insana varoluşunun farkında olmasını sağlayan bir varoluşçu anlayış.
Dolmuşun içinde, hareket etmesini bekleyen ayaktaki yolculardan bazıları çıt çıt diyor, bazıları da kafasını sallıyor. Sabırları tükenmek üzere.
Şimdi seni burada görünce ve anlattıklarını dinleyince de anladım ki bana acı veren hayat değilmiş, benmişim hayatı acıtan. Hayat bana engel koymamış, benim kendimmiş bir engel...
Eser, birkaç yeri hariç hemen hemen herkesin anlayabileceği şekilde yazılmış. Yani okuyup anlamak için illaki bilimsel birçok kavramı bilmeyi gerektirmiyor.
Etrafındaki beyaz su kabarcıkları sevdiklerine veda edemeden yola koyulanların gözyaşları olabilir mi? Vapur ağır ağır açıldı iskeleden, ama uzun uzun birkaç kere daha öttürüyor düdüğünü. Başka türlü nasıl hoçça kal diyebilirdi ki?
Komikten de öte gülmekten kırılacağınız fıkralar
Çok nazik bir bayandı bu hemşire. Yavaş sesle konuşuyor, vücudumun herhangi bir yerine değerse ya da bir alet bağlarsa değerli bir şeyi koruma titizliğini gösteriyordu. Yüzü hep gülüyordu, işin tuhafı ben bu hemşirenin yüzünü bir yerlerden hatırlıyordum. Ama nereden?
Geçmiş, bugün ve gelecek birbirine karıştı. Hangi zaman diliminde yaşadığımı bilmiyorum. Bilmemem önemli değil de acaba sorsalar hangi zaman diliminde yaşamak istediğimi, ne söylerdim? Belki de sorana hakaret ederdim.
Daha sonra, ölü bir mahalleden geçtim biraz da korkarak. Tektük insan var. Kimse konuşmuyor, sokaklarda hiç çocuk yok. Bir tane motorlu vasıtaya bile rastlamadım, hayvanların çektiği araçlara da. Kedi, köpek ya da başka bir hayvan yok, yok... Bu ölü mahalleyi kanter içinde kalarak terk ettim. Kırlara çıktı yolum.
Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım.İddiasız iki romanım var.Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim.Emekli bir felsefe öğretmeniyim.Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var.Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.
04 03 1952 doğumluyum.13 sene devlette felsefe öğretmeni,müdür yardımcılığı ve okul müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra özel sektöre(dersanecilik) geçtim.16-17 sene bu sektörde çalıştıktan sonra emekli yaşamı sürmeye başladım.
Deneme türü yazıları daha çok sevdiğimi farkettim.
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.
Cevaplaması zor bir soru.Buna okur karar versin.