Ölümü özler gibisin ey gül; ve aðlamalarýný kimse duymaz. Sen sevmeyi bildiðin zamanlarda, hiç peþinde koþmazdýn yok’ a ait olanlarýn. Hiçbir kurþuna eyvallah etmezdin sana sýkýlan, ki onlar senin pak gövdeni delemezlerdi. Kýramazdý öyle üç-beþ rüzgar umutlarýný. Kimse hayallerine dur diyemezdi. Bir Arius edasýyla dururdun her hýrçýn saldýrýnýn karþýsýnda. Heretik yalnýzlýðýn, tutsak suskunluðun, gözyaþý tebessümlerin, birde cana can katan gözlerine inat iki siyah nokta. Anlýyorum bu yalan dünya umutla bakan gözlerini oydu benliksiz kahkahalarla. Bilirim en ücra köþeleri beyninin kadýnýn meze niyetine harcandýðý gecelerde kirletildi, bakire yüreðinin hayýrlarýna aldýrmadan. Aslýnda sen de suçlusun, hiç hayýrlarýna aldýrmadýn yüreðinin. Hem kendin oldun hem de düþman, hepsi ama hepsi sende olup bitti. Var yanýna ait olanýn sana; sevmeyi, kardeþliði, sadýk olmayý, yüreðinde eritmeyi en hýrçýn fýrtýnalarý, bir an sustuðun da sana iyiliði, düþmanlara gül uzatmayý, gönülsüz olmayý anlatýrdý, baþýný koyduðunda yüreðine. Sen yok yanýnla; sevmek yerine nefreti, kardeþlik yerine düþmanlýðý, sadýk olmak yerine ihaneti, yumuþatmak yerine yüreðinle fýrtýnalarý daha büyük fýrtýnalar kopartmayý, suskunluk yerine siyah bir öfkeyi, gül yerine kana kan diþe diþ yaþamayý, gönülsüzlük yerine kötülükleri beynine kazýmayý anlatýrdý her yalnýz kaldýðýnda.