Milli Piyango Milyonerleri

Durum böyle olunca vatandaş ne yapsın? Umut kapısı, lotarya! Bunlar arasında yer alan Yılbaşı Çekilişlerinde yaşananları izledikçe kendi kendime güleceğim gelir Gülsem mi, ağlasam mi bilmiyorum. Yılbaşı öncesi günlerde Eminönü ndeki Nimet Abla gişelerinin önünde uzun kuyrukları hep görmüşüzdür Gazeteciler sorar, orada bekleşenler arasından seçtiklerine: Para size çıkarsa neler yapacaksınız Gazetecilerin soru yönelttiği yurttaşlarımız neler söylüyor? Bir bakalım: Okul, hastane yaparım ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra kalanını kendime harcarım Bir başkası: Ev, araba alırım, çocuklara yardım ederim. Sonra huzur evi açarım, düşkünleri darda koymam, tamam mı?... Diğer birisi: Hele bir çıksın, fakir fukaraya dağıtırım, kalanını da kendime harcarım. Aşağı yukarı verilen yanıtlar bu şekilde.

yazı resimYZ

Ana rahmine düştükten sonra, başımıza bir kaza belâ gelmemişse doğarız bir şekilde. İşin başında hiç birimiz oyun kurucu olmadan, kurulmuş bir oyunda yerimizi alırız. Bilinmedik bir el kağıtlarımızı dağıtır. Aramızdan kimilerinin eli baştan düzgündür, ya da çekilen kartlarla oyunda şans onlardan yana dümen kırmıştır. Genellikle bunların sayısı azdır. Tozu dumana katmaları gerekmez pek, yan gelip yatsalar da işleri yolunda gider. Artık bu azınlık, aynı zamanda oyun kurucu ve kural koyucu varlıklı kümelere dahil sayılabilir. Eli baştan bozuk olan çoğunluk, oyun süre giderken kartlarını kuralına uygun şekilde düzene koyamadığı için oyun kurucu ve kural koyucu olamaz. Ama, iktidarları ayakta tutan da bu çoğunluktur. O nedenle, seçim takvimleri netleşince bunlar anımsanarak önlerine bir şeyler atılır. Salt seçim dönemlerinde biraz olsun, adam yerine konulmakla bir ömür biter mi? Sendikalı, toplu sözleşmeli iş bulma devri de gerilerde kaldı. İktidar, elde avuçta ne varsa sattı, savdı; bir taraftan da, her aileye, En az üç çocuk, ideal olanıysa beş çocuk. diye çoğalmayı pompalıyor. Geçenlerde, bir yurttaş, Sen bize iş verir, iyi de maaş verirsen, biz çocuk yapmasını iyi biliriz, diye dert yanıyordu. Geçim derdine düşmüş olan yurttaş çoğunluğu, güvenmediği için çoğalma işine tam sarılmadı. Böyle olunca, kelle sayısına bel bağlamış olan iktidar sahipleri, dünyanın üçüncü sınıf demokrasileriyle yönetilen Afrika ülkelerinden akın akın seçmen ithal etme yolunu seçtiler. Dışarıdan gelenler, yerli yurttaşlara göre ayrıcalıklı. Nerdeyse, devlet kapısına bir işimiz düştüğünde yanımıza bir Suriyeli sığınmacı almak zorunda kalacağız. Adamlar, bir mantar tabancası sıkmadan ülkemizi teslim aldılar, sahillerimizde kıçlarını büyüterek nargile çekiyorlar En belli başlı işleri de, üremek!
Durum böyle olunca vatandaş ne yapsın? Umut kapısı, lotarya! Bunlar arasında yer alan Yılbaşı Çekilişlerinde yaşananları izledikçe kendi kendime güleceğim gelir Gülsem mi, ağlasam mi bilmiyorum. Yılbaşı öncesi günlerde Eminönü ndeki Nimet Abla gişelerinin önünde uzun kuyrukları hep görmüşüzdür Gazeteciler sorar, orada bekleşenler arasından seçtiklerine: Para size çıkarsa neler yapacaksınız Gazetecilerin soru yönelttiği yurttaşlarımız neler söylüyor? Bir bakalım: Okul, hastane yaparım ihtiyaç sahiplerine dağıttıktan sonra kalanını kendime harcarım Bir başkası: Ev, araba alırım, çocuklara yardım ederim. Sonra huzur evi açarım, düşkünleri darda koymam, tamam mı?... Diğer birisi: Hele bir çıksın, fakir fukaraya dağıtırım, kalanını da kendime harcarım. Aşağı yukarı verilen yanıtlar bu şekilde.
Bendeniz, 2017 yılbaşı öncesi, Nimet Abla gişelerinin önünde, gazetecilere konuşanlarda bir şeyi farkettm; bence daha önceki yılbaşlarında buna benzer yanıt veren olmamıştı Bilmem yanılıyor muyum? Yaşlıca bir biletçi vatandaş sorulan aynı soruya şöyle bir yanıt verdi: Giderim bu ülkeden; burası yaşanmaz oldu! Daha iyi yaşanacak başka bir memlekete!... Öyle bir an geliyor ki, bu yaşlıca biletçi amcanın endişesine katılmamak olanaksız Bir başkası da, aynı soruya dobra dobra şöyle karşılık verdi: Hiç kimseden yardım görmedim; kimseye zırnık vermem arkadaş; hepsini kendime harcarım!...
Bunları duyduk, manzarayı televizyonlardan izledik. Yılbaşında çoğumuz eve kapandık, televizyona esir düştük Allah ne verdiyse, yemek yedik, çekirdek çitledik Azınlıkta olan varsıllarımız, çok uzaklara uçtu, bizler sobanın dibinde pineklerken onlar, denize bile girdiler. Kimilerimiz, yurt içini yeğledi, yedi, içti ve eğlendi Bu arada çekiliş te yapıldı, yılın milli piyango milyonerleri belli oldu Belli oldu da, hiç birinden ses, seda yok! Bizden biriydiler, nereye gittiler? Gazeteciler kovalar, milyonerle köşe bucak kaçar! Aradan haftalar geçtikten sonra, kayıp milyonerlerden bazıları ortaya çıkar! Paçayı değiştirmiş, etrafında dönenen kadınlar ve erkekler Kuvvetle muhtemeldir ki, ilk sözleri şöyle olur: Valla, arkadaşlar! Hiç tanımadığım akrabalarım varmış Üstüme üstüme geldiler, izimi kaybettirmek zorunda kaldım, falan!.... Bu milyonerler içinden bazıları gazete ve televizyon haberlerine konu olabilir, evlenme programlarına, yarışmalara katıldıklarını görürüz Bunlara, magazin haberlerinde de rastlayabiliriz Ama, kime ve kimlere ne zaman ve ne kadar yardım ettiklerini duyanımız, görenimiz var mı?
Aradan aylar, hatta yıllar geçmiştir, milyonerlerimizin haberleri tek-tük çıkmaya başlar. Piyango milyoneri falanca kişi, yeni evlendiği genç karısını üstünde kalp krizinden öldü! Falanca çekilişin milyoneri falan adlı yurttaşımız perişan bir halde beş parasız kaldı, sokakta yaşıyor! Yok efendim, falan fişmekan talihli, çocuklarıyla mahkemelik oldu. Ve buna benzer acıklı milyoner haberleri
Yapmayın milyoner arkadaşlar, yapmayın! Çekiliş öncesi gazetecilern sorduğu sorulara hiç biriniz kalkıp da, İlk yapacağım iş, ortadan kaybolarak, ilk fırsatta hanımı değiştireceğim, aileyi darma duman edeceğim demediniz, değil mi? Demediniz ama, yaptığınız, tam da bu demediğinizdir

Başa Dön