Anne Değilim Ama...

Annelik kadınlara verilmiş en güzel, en büyük armağandır bence.

yazı resim

Bir kadının;

içinde bir bebek taşıdığından, ve istediği bir bebeği taşıdığından, şüphe ettiği günlerde doktora gidip de “evet, x hanım, tebrikler hamilesiniz” sözünü duyunca nasıl da dünyalar kendisine verilmiş gibi mutlu olduğunu,

sonraki yedi sekiz ay boyunca karnındaki minik bebeğin fiziksel, psikolojik ve zihinsel sağlığı için nasıl endişe ettiğini, sürekli vücudunu dinleyip, bebeği ile ilgili olabilecek en ufak olumsuz şeyden kaygı duyduğunu,

aynı süre içinde, dünyaya getireceği o eşsiz varlığın rahat edebilmesi için evin içinde gereken her şeyi eksiksiz temin etme peşinde dükkan dükkan gezdiğini, aldığı çamaşırların bebeğin üzerinde nasıl duracağını, battaniyenin onu nasıl sıcak tutacağını, bebek odasındaki tatlı renklerin onu nasıl rahatlatacağını binlerce kez hayal ettiğini, hele doğum yaklaştıkça o odanın kapısına dikilip bebeğin oynayışını, uyuyuşunu, gülüşünü gözünde canlandırmaya çalıştığını,

doğumda çekilen onca ağrıya, acıya ve sıkıntıya rağmen, o minik ama muhteşem bebeği kollarına alır almaz her şeyi birden unutuverdiğini ve tüm dünyanın silinip geride sadece o bebeğin kaldığını,

o tarihten sonra hayatında eskiden öncelik verdiği, kendisi dahil her şeyi bir yana bırakarak, yirmi dört saat bebeğinin iyiliğini, sağlığını, rahatını düşündüğünü, açlığı, tokluğu, ağrıyı ve sancıyı onunla beraber hissettiğini, onun ağlamasına kesinlikle dayanamadığını ve o gülünce de tüm dünya gülüyormuş gibi hissettiğini,

bebeğinin ilk Anne deyişiyle birlikte gönlünde nice güller açtığını, ilk adım atışıyla yaşadığı sevincin büyüklüğünü,

bebeğiyle oynamaktan, onu uyutmaktan ve uyurken yüzüne yansıyan o meleksi masumiyeti uzun uzun, doya doya izlemekten, ona yemek yedirmekten ve verdiği her şeyi itirazsız yediğini görmekten aldığı keyfin hiçbir şeyle ölçülemeyeceğini,

bebeğinin uykusuz ve huzursuz geçirdiği her gece, onun için kaygılandığını ve ona bir şey olur korkusuyla sabaha kadar gözünü kırpmadan beklediğini, onun aldığı her nefesle kendisinin can bulduğunu, yüzündeki her gülücükle kendisinin mutlu olduğunu ve çektiği her sancıyla kendisinin iki büklüm olduğunu,

çocuğunun hiçbir ciddi sağlık sorunuyla karşılaşmadan büyüyüp cin gibi bir öğrenci olduğuna, kendini herkese sevdirdiğine ve mükemmel bir birey olarak büyüdüğüne şahit olurken yaşadığı hazzın anlatılası değil ancak yaşanası bir şey olduğunu

bilmek için anne olmaya gerek olduğunu hiç sanmıyorum. Annelik kadınlara verilmiş en güzel, en büyük armağandır bence. Bunu biliyorum çünkü maddi manevi her yönden tatmin olduğu halde, kendi canından bir varlığı kucağına alabilmek, anne olabilmek için elindeki her şeyden vazgeçmeyi göze alabilecek kadınlar tanıdım ve haklıydılar da. Dünyadaki tüm sevgilerden farklı ve çok daha yüce, kesinlikle karşılık beklemeden verilen ve bir insanın bir insana karşı hissedebileceği her tür sıcak ve samimi duyguyu aynı anda barındıran, ne benim ve hatta ne de annelerin tam olarak sözcüklere dökebileceği, yaşanmadan kesinlikle anlaşılamayacak bir sevgidir evlat sevgisi.

Tüm Anneleri ve Anne adaylarını sadece Anneler Gününde değil, Anne oldukları her gün için yürekten kutluyorum.

Başa Dön