“ Dünya ile arandaki savaşta,
dünyayı desteklemeye bak.” (f.kafka)
-İnsan ne istiyor?
-Bilmiyorum!
-Ben ne istiyorum?
-Bilmiyorum; ölümsüzlüğümden canım sıkılmaya başladı!
Bazı günler, dölsüz bir boğa denli verimsiz olur düşüncem. Dünyam kurur, ben kururum. Hiçbirşeyi betimleyecek gücüm kalmaz. Somutum kör soyutum sağırdır. Kavramlar içsizdir bilincimde; bilincim hayvan önceme mi gerilemiştir ne? Hayır ama, o da değil; bilincim nöron düzeyine gerilemiştir: ( Nöron’dan fazlasıdır hayvan.)
Salt fizyoloji; yaşamla orgazmım yitip gitmiştir!
Herkes her şeyi bilerek kendi anlamsızlığında yok olmuştur. Ben ise,
kimliksiz bir kim?
Tam şimdi, bu an, Sokrates çıkagelse: Bir tek sorumun yanıtını getirse bana, en az on yeni soru doğurtmaya bedel. İçime bilincime düşse. Bilincimi canlandırsa. Bir başka bedenden (Dünya’dan) çıkıp gelmiş mayalandırıcı-canlandırıcı bir düşünce. Bir döl; cansız doğayı tepkimeye sokan, ilk canlı hücrenin ilk adımı... Bilinmezden gelen bir şimşek: YILDIZ...
Mutlu bir evrim öncesi-başlangıç.
Kod adı: Yaşam, olan terorist, bütün mazgallarımdan yüreğime-bilincime saldırarak, ‘Yaz!,’ diyor, bana. ‘Hangi ruh hali içinde olursan ol, yaz!:’
İnsan, fizik değil-metafiziktir; fiziği de içine alan bir fizik-ötesi! Tanrı’sı da vardır onun tanrısızlığı da. Aşkı hem bedene yöneliktir, hem beden olmayana. İdeaları yaratandır o ve yadsınmasıdır ideaların... En “Eşref-i mahlukat”tır ve atık’ların en işe yaramazı yine odur.
Cennete-cehenneme ve hiçbir yere yolcudur insan.
Tarih öncesi ataları Adem ve maymun iken, yaşayıpgiden atası Kültür’dür onun.
Yiyecek ve seksin peşindedir içindeki hayvan. Ve ölümsüzdür “id” çünkü, hayvan bilmez öleceğini. İçinde taşıdığı (içselleştirdiği) toplum (anne-baba-çevre)-“Superego” ise, sıkıştırır durur sevimli hayvancığını. Yolunun üstüne çıkar. Canının üstüne çıkar. Can havliyle cebelleşir dururlar. Arada, ‘ben’- ‘ego’ lime lime olur. Kimdir ki bir kavgayı ayırmaya çalışır da yumruğu yiyen olmaz!
Bir, ‘pişman olmuşlar’ kalabalığı!
‘Yaşama küsmüşler’ kalabalığı!
İnsanın bir, Tanrı sorunu yoktur, olmamıştır; her türlü teoloji,Tanrı’nın “ne olduğu” veya “ne olmadığı” üzerine varsayımlardır ancak. İnsanın bir, insan sorunu vardır ve o da, ne İsa’ya havale edilebilir ne de Nietzsche’ye.
Ufukta bir yıldız belirir; düşünce doğurtmaya-doğurmaya gebe. Sabah olur rüya biter! Kimileri Öteki’nin reddi üzre kurmaya çalışır Evrenini. Düşünmezler mi ki ‘öteki’ olmadan, (O, köprüsüz ben!) ben dahi yoktur? Ben’in önselidir ‘öteki’ ve ben, –öte...kimim-...
-Ben ne istiyorum?
-Bilmiyorum; ölümsüzlüğümden canım sıkılmaya başladı!..
İnsan ki soylu maceramız:
Varolandır. Varedilendir.
Bazen çözülüp dibe çöken bir tortu.
Hiçliğe teğet geçer ama yaratır insan.
Yaratır ve yaratıcısını yalnız bırakmaz!...
Siz hâlâ susmayı sürdürecek misiniz?!
Nurol Banabak Rize 19,02,2000