Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Lodos gün boyunca saçlarýmla dalga geçip uyuyan sinüzitimin kuyruðuna basmýþtý ama elektrik tellerine de kast edebileceðine pek ihtimal vermemiþtim açýkçasý. Mum ýþýðýnda yazýyorum size bu satýrlarý Sinyor Federico; isminize kafiye, cappucino içiyorum ve sobanýn ilkel týnýsýyla, titrek, dans ediyor kalemimin uzun bacaklý gölgesi… Jacques Brel dinliyor olacaktým lodosun bu tatsýz þakasý olmasa. Þimdi rüzgârýn tokatladýðý aðaçlarýn sözsüz isyaný uðulduyor kulaklarýmda. Adýnýz girmiþti hayatýma kendinizden önce. Belleðimde bir hayli fluydunuz anlayacaðýnýz. Ne zamanki isminizle siz beraberdiniz Café Classic’e tesadüf eden karþýlaþmamýzda.. netleþiverdi resminiz. Yaza ve kendimi yine yollara vurmama az vardý. Geceydi ama biz kararmamýþtýk daha. ‘Beyefendi’ kostümü yakýþmýþtý çapkýnlýðýnýza ve ‘can’ ithafý önisminizin sonuna… Gözleriniz muzip bir hüzün bakýyordu; gülüþünüz çocuksu biraz, en çok derin. Sanki gizleniyordu bir yanýnýz… Konuþacak fazla bir þeyimiz yoktu, zamanýmýz da, ama ikimiz de bakmayý biliyorduk sanýrým. Anlaþtýk. Maskesizdik. Vedalaþtýk… Þimdi adýnýz ya da varlýðýnýz ne þekilde belirirse yaþantýmýn ufkunda, o sahne, kýsa metraj, canlanýyor göz kapaklarýmýn ardýnda. Ceres’e benzetmiþtiniz beni, Roma’nýn Demeter’i… Antik bir yaným olduðunu nasýl (da) anlamýþtýnýz… Kaç yýlý ýskaladýk bilmiyorum; sesiniz, kelimeleriniz, haberiniz hep geldi bana ama biz sizinle bir daha hiç karþýlaþmadýk. Þimdi bir buluþma gibi (mi) yazýlarýmýz… Hakkýnýzda ne az þey biliyorum Fernandes ama ne çok þey hissediyorum… Hüznünüzün iyotlu kokusuna yabancý deðil sezilerim, ellerinizin mavisine ve karabasanlarca heba olan gecelerinize… Aysýz gecelerde pusuya düþürür piþmanlýklar ve umutlar hep yalnýz ve apansýz çöker hesapsýzlýðýnýzdan. Matemler hep tek baþýna tutulur, en az deðeri bilinen yalnýzken en çok ve bir tek özlenendir; ya en keyifli kadehlerinizi kimlerle kaldýrýyordu elleriniz, kimlere? Neydi niyetiniz, kime kýsmet ettiniz?! Düþündünüz mü hiç; neden mavi derin(lik)ler yalnýzlar ve yalnýzlýklarý emziriyor göðsünde ve sahip çýkýl(a)mayan düþlere ne olur?... Biliyor musunuz Fernandes; aðlamak, gözyaþýný yüreðinden damýtanlara yakýþýr yalnýzca. Bir gün aðlamak ya da aðlatmak isterseniz diye söylüyorum, yanaklardan akýtanlara inan(dýr)mayýnýz… Anlamýþ gibi yapmayýn… Cevaplarý da boþverin… Sorun kendinize, sorun… anlarsýnýz! “Bir adam, vitrininden ne dükkâný olduðunu anlayamadýðý bir dükkâna girer ve tezgâhtaki yaþlý adama ne satýldýðýný sorar. ‘Biz düþ satarýz’, der adam. Müþteri ilgilenir. Satýcý adama üç düþ gösterir. Müþteri, en sonuncusunu ve en güzelini beðenir. O düþte kendini görmektedir: Gerçek yaþamda, iliþkilerini doðru dürüst yaþayamayan biridir. Ama gördüðü düþte, baþta kendi kiþiliði olmak üzere, her yaþadýðýnýn ahlâkýný savunmakta kararlý biri olup çýkmýþtýr… Beðendiði düþün fiyatýný sorar. Satýcý, ‘yaþamýnýzýn birkaç yýlý’, diye yanýtlat. ‘Anlamadým’, der müþteri, ‘parayla deðil mi?’. ‘Hayýr, biz düþlerimizi, müþterilerimizin hayatlarýnýn bir bölümü karþýlýðýnda satarýz’. ‘Peki þu birkaç yýl.. biraz fazla deðil mi?’. ‘Hayýr. Bizde öyle düþler vardýr ki, karþýlýðýnda bütün bir hayatý isteriz!’… Müþteri, düþü almadan dükkândan çýkar ve eski yaþamýna döner. Düþlerine lâyýk olmayý göze alamamýþtýr.” Gerçeðin ta kendisine tam onikiden dokunduran, Ingebor Bergmann’ýn bir radyo oyunu bu; sorduruyor, gýcýðýna, kendimize o yanýtý yok soruyu. Biz nerede hata yapýyoruz peki kuzen(i)… Shatzi ömrünü vermedi mi, hayatýna yüksek dozda enjekte ettiði düþer uðruna? Ne kadar ütopik olabilir ki bizim gündelik düþlerimiz? Daha kaç yýlýmýzý feda etmeliyiz, aþka kalan zamanýmýzdan, kimseyi ortak edemediðimiz düþlerimize… Yazýlarýmý sever gibi tuhaf bir keyif ve gizli bir hayretle sev beni… Kalemine sarýl, sýký sarýl; yazamazsan… akýtamazsan içindeki zehri…düþlemezsen… umudu býrakýrsan elden… Kurtulamazsýn ölümsüz cesedinden.. Sevgi ve saygýlarýmla Fernandes, ‘neden 55?’ merakýma, sizin nasýl bir hikâyeniz var?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © ÖzgeCan, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |