Rüzgarlı Tepelerde Rüzgarlı Günler

Kemalettin Tuğcu okuyor diye bir arkadaşım fena dayak yemişti. Diğeri ise İnce Mehmet okudu diye. Hatırlamaya başladım işte ben de o günleri. 12 Eylül öncesini.

yazı resimYZ

Üç kişi bir arada gezmek yasaktı.
Biri gelir uyarırdı:
Dağılın lan!
Etüdlerde malum kitaplar okunacaktı ve ezberlenecekti.
Sonrasında sözlü sınav vardı:
...imz nedir?Anlat!...
Sıkıysa anlatma...
...ık nedir?Say...
Sıkıysa sayma...
Marşlar söylenecekti,avaz avaz.
Gün doğdu hep uyandık denilecekti...
Ya da Çırpınırdı Karadeniz...
İstersen söyleme.
Biri dürterdi arkadan:
Bağır lan,ses gelmiyor
O gün bu gündür marş söylemekten nefret ederim.
İstiklal Marş'ım hariç tabii.
O gün bu gündür şarkılara,türkülere bile iştirak etmem.
İstenilen kitapların okunması bile yasaktı.
Kemalettin Tuğcu okuyor diye bir arkadaşım fena dayak yemişti.
Diğeri ise İnce Mehmet okudu diye.
Hatırlamaya başladım işte ben de o günleri.
12 Eylül öncesini.
Yukarıdaki sorulara benzer bir soruyu bildiğim halde bilmediğim
kabul edilmişti jüri tarafından ve sayısız tekme ve yumruk cezasıyla
cezalandırlmıştım rüzgarlı bir nisan gününde.
Tam bir hafta mosmorlu gözlerle seyreylemiştim baharın güzelliklerini.
Bazıları takılmıştı bana:
Gözlerine makyaj mı yaptın?
İçimden en sunturlu küfrü o gün etmiştim sanırım.
Hatırla diyorum kendime.
Bunlar geliyor aklıma.
Rüzgarlı günler.
Rüzgarlı tepeler.
Okulumuz tepe bir yerdeydi,rüzgarı hiç eksik olmazdı,sert eserdi hep.

Başa Dön