Kadınlar ve Erkekler

Asıl babayiğitlik kadınların duygu dünyalarını anlayabilmektir.Belki bir erkeği hemcinslerinden ayıran en büyük yol ayırımı da bu olsa gerek.Nice filozoflar, nice bilim adamları insanlığa çok büyük yollar açmışlardır da, sıra kadınlara gelince çıkmazlar yaşamışlardır.Kadınlarla aynı dili konuşamadıkları için aşkın tadına da doya doya ulaşamamışlardır.Erkekler ağızlarından kan kusarken, kadınlar dudaklarına kelepçe vururken, birbirlerine söyleyecek bir söz bırakmamışlardır.Kadınlar ve erkekler farklı duygu dünyalarının insanları olarak iç içe değil, anca yan yana yaşamayı başarabilmişlerdir.Aşk iki kutbu bir araya getirirken, yalnızlık hem kutsal hem de kutupsal olarak kalmıştır.

yazı resim

Asıl babayiğitlik kadınların duygu dünyalarını anlayabilmektir.Belki bir erkeği hemcinslerinden ayıran en büyük yol ayırımı da bu olsa gerek.Nice filozoflar, nice bilim adamları insanlığa çok büyük yollar açmışlardır da, sıra kadınlara gelince çıkmazlar yaşamışlardır.Kadınlarla aynı dili konuşamadıkları için aşkın tadına da doya doya ulaşamamışlardır.Erkekler ağızlarından kan kusarken, kadınlar dudaklarına kelepçe vururken, birbirlerine söyleyecek bir söz bırakmamışlardır.Kadınlar ve erkekler farklı duygu dünyalarının insanları olarak iç içe değil, anca yan yana yaşamayı başarabilmişlerdir.Aşk iki kutbu bir araya getirirken, yalnızlık hem kutsal hem de kutupsal olarak kalmıştır.
Kadınlar bir gül dalına dönüşürken, erkekler bülbül gibi öterken, gecenin en karanlık yerinde yıldızlar kaymıştır.Ne kadınlar ne de erkekler bol yıldızlı bir gökyüzünde birbirleri için ışıldıyan bir yıldıza rastlayamamışlardır.Kaderlerinin kesiştiği tek yer olan gökyüzünün altında, kendi karanlıklarını, kendi cehennemlerini yaşamışlardır.
Erkekler ellerine geçirdikleri bütün çiçekleri köklerinden sökerek, kendi dünyalarından kurulu olan vazolarına koymuşlardır.Kadınlar bir yudum su isterken, sararıp solmuşlardır.Kupkuru bir toprağa dönüşmüşlerdir.Kadınlar duygu coğrafyasında toz duman olmuşlardır.
İnsanlık iki kutuplu bir dünyaya bölünürken sevgi, saygı, merhamet, şefkat, onur, gurur gibi erdemler erkekleri ve kadınları aynı çizgide birleştirmiştir.Dünyayı yaşanılır kılan, ortak değerler olmuştur.Bu değerler yıpratıldıkça, aşk da kıymetini yitirmiştir.Çünkü aşk, erdemlerden yapılmış bir tacın en göz alıcı taşı gibi parlamıştır.Kadınlar ve erkeler birbirine değer verdikçe aşk baş tacı edilmiştir.
Dünya yaratılalı beri çok savaşlar görmüştür.Oysa şu unutulmuştur:İnsanı yüceleştiren şey, neyle mücadele ettiğidir.Bütün savaşların en üstünü de budur.Kadınlar ve erkekler birbirleri için mücadele ederse, birbirine el uzatırsa, omuz omuza verirlerse, dünya daha yaşanılır yer olacaktır.Çünkü toplumsal güç, anca insanların cinsel ayırımcılığa son vermesiyle olacaktır.
Şu bir gerçek ki erkeği arsızlaştıran şey doğasından gelen küçük tuvalet ihtiyacını her yerde karşılayabilmesidir.Tuvaleti geldiğinde erkek, bir yol kenarında hemen ihtiyacını giderebilir.Oysa kadın saklanmak zorundadır.Oysa kadın oturup hacetini gidermek zorundadır.İşte kadınlar ve erkekler birbirlerini doğalarını anlasalar ve birbirlerine yardım etseler hiçbir sorun kalmayacaktır.
Doğayı güzel kılan farklı renkleri, farklı tonları ve farklı güzellikleri barındırabilmesidir.Doğanın bu kanununu topluma yayarsak, insanlar daha güzel günler yaşayacaktır.Dünyayı kadınlar ve erkekler el ele vererek kurtaracaktır.

Başa Dön