Yaþam kýsa, sanat uzun, fýrsat aceleci, deney aldatýcýdýr. -Hippokrates |
|
||||||||||
|
Filiz yüksek okulun terzilik bölümünü bitirmiþti. O, þehirde doðmuþtu ancak ara sýra tüm aile ayný þehirde olan annesinin köyüne giderlerdi. Hatta liseyi bitirdiði sene sýnava hazýrlanýrken altý ay köyde dedesinin yanýnda kaldý. Anneannesi iki yýl önce þekere baðlý böbrek yetmezliðinden ölmüþtü. Dedesi yalnýzdý ve Filizin dört tane daha kardeþi vardý. O da daha rahat ders çalýþabilmek için gelmiþti buraya. Hem dedesine yemek piþiriyor ara sýra temizlik yapýyor hem de derslerine çalýþýyordu. Dedesi cömert adamdý onu harçlýksýz býrakmazdý. Dedesiyle aralarý yalnýz olduklarý zamanlar iyiydi ama kalabalýklaþýnca ev dedesi biraz huysuzlanýr ve gürültü yapan torunlarýna baðýrýrdý. Annesi tam yedi kardeþti. Akrabalarý ara sýra ziyarete gelirdi dedesini. Dedesi gündüzleri köy odasýna gider. Öðleyin yemeðe gelir, bazý günler tekrar gider, akþamüstü tekrar gelirdi. Akþamlarý yalnýzken ve dedesi trt1 den haber izlemediði zamanlar çay içerken ona annesinin küçüklüðüyle ve diðerleriyle ilgili, kendi gençliði ile ilgili anýlar anlatýrdý. Bazen güler oynarlardý bazen de birlikte hüzünlenirlerdi. Zaten babasý onu dersaneye gönderecek durumda deðildi, zaten oda çok idealist biri deðildi. Biraz isteyerek, biraz kabullenerek yaþýyordu bu þekilde. Ýleriye yönelik hedefleri yoktu. Hýrslý biri deðildi. Aksine uyumlu, sessiz ve çekingendi. Gündüzleri evde yalnýzdý. Haftada bir-iki gün büyük teyzesine giderdi. Kendi yaþýtý iki teyze kýzýyla konuþurlar, birlikte zaman geçirirlerdi. O evde biri daha vardý. Teyze oðlu Selim ya da Selim aðabeyleri. Selim köyde yetiþmiþ ve ortaokuldan sonra bir meslek sahibi olmak için sanayide iþe girmiþti. Cýlýz vücudu ilk zamanlar biraz zor alýþmýþtý bu iþe ancak þimdilerde aranan ustalardan biriydi. Yaþýtlarý arasýndan saygý ve dürüstlüðüyle parmakla gösterilirdi. Askerden yeni gelmesine raðmen ustabaþý olarak iþe baþlamýþtý. Çok çekingen ve çok kibar biriydi. O kadar ki sever fakat söyleyemezdi. Öylede oldu. Bir pazar günü Filiz ev halkýnýn baða elma toplamaya gittiðinden habersiz teyzesinin evine geldi. Kapýnýn önünde durdu. Nedendir bilinmez içini çekti, baþýný yere eydi. Biraz böyle bekledikten sonra baþýný kaldýrdý ve sað elinin iki parmaðýyla kapýya vurdu. Biraz sonra Selim kapýyý açtý. Kapýda Filizi görünce þaþýrmýþtý. Ýçeri buyur etti. Ýçeri girip eski sedire oturduktan sonra teyzesini sordu. Selim onun tam karþýsýndaki sandalyeye oturmuþtu. Onlarýn baðda olduklarýný söyledi. Sessizlik içindeydi ev ikisi de susmuþ oturmuþlardý. Bir ara Selim tüm cesaretini topladý ve Filizin gözlerinin içine baktý. Filiz, Selimin kendine baktýðýný fark etmiþti. Baþýný kaldýrdý bir an baktý ve gözlerini kaçýrdý. Selimin zaten az olan cesareti iyiden iyiye kýrýldý. Filiz gitmek için ayaða kalktý. Selim peþinden yolcu etmek için gitti. Tam kapýdan çýkarken Filiz diye seslendi. Filiz diye baþlayan ve sevgi cümlesi olan binlerce þey söyleyebilirdi. Mesela Filiz; seni seviyorum, ne olur bir saniye sonra git de biraz daha göreyim güzel yüzünü, ne olur kaçýrma güzel gözlerini, sen bir sanat eserisin, hayatýmýn anlamýsýn… Ama o bunlardan hiç birini söylemedi. Cümlesi sevgi cümlesi deðil bilgi cümlesi oldu. Annemler saat üç gibi gelirler dedi. Filiz saðol dedikten sonra arkasýný dönüp gitti. Selim dönüp bakar mý diye biraz kapýda bekledi, ardýndan kapýyý kapatýp cama koþtu ve gözden kayboluncaya kadar izledi onu. Ama hiç bakmamýþtý arkasýna, bu durum Selimin sevgisini ve acýsýný biraz daha arttýrdý ama umudunu azalttý. Ve Selim korkularýyla yaþamaya devam etti. Filiz’e bir daha bu kadar hiç yaklaþamadý. Ta ki… Esra hukuk fakültesi üçüncü sýnýf öðrencisiydi. Okulu doðup büyüdüðü yerden ve ailesinden çok uzakta Ankara’daydý. Ailesinin tek çocuðuydu. Hem annesinin hem de babasýnýn göz bebeði idi. Tek olmasý sebebiyle iyi bir çocukluk geçirmiþti. Kendine güvenen, çok aktif ve cesaretli biriydi. Hukuk fakültesini babasý gibi avukat olmak için seçmiþti. Babasý Ýzmir’in en tanýnmýþ avukatlarýndan biriydi. Annesi ise sahibi olduðu kolejin müdürlüðünü yapýyordu. Esra zeki biriydi. Bir vakýf üniversitesine gitmek varken çalýþýp devlet üniversitesini kazanmýþtý. Derslerine düzenli olarak devam ederdi. Tek baþýna kaldýðý evine ara sýra arkadaþlarýný davet ederdi. Akþamlarý ara sýra arkadaþlarýyla bir yerlere eðlenmeye giderlerdi. Ýnsanlarý sever ve kim olursa olsun saygý gösterirdi. Bakýmlý ve güzel biriydi. Bulunduðu ortamlarda erkeklerin ilgisi ona yönlenirdi. Oda kendine göre doðru erkeði bulabilmek ve gerçek sevgiyi tadabilmek için ara sýra erkelerle yakýn arkadaþlýk kurardý. Ahmet de onlardan biriydi. Ayný fakültede okuyorlardý. Kantinin çok kalabalýk olduðu öðle saatlerinde Ahmet öðle yemeði için bir þeyler almýþtý ve elinde bir tepsi ile Esra’nýn tek baþýna oturduðu masasýnýn yanýna geldi ve boþ olan sandalyeye oturmak için izin istedi. Esra evet manasýnda baþýný salladý. Ahmet oturduktan sonra kendini tanýttý ve yemeðini yemeye baþladý. Ahmet onun saðýnda oturuyordu. Oda Ahmet‘in tam karþýsýndaydý. Biraz sonra Esra masaya doðru döndü ve masanýn üzerinde duran telefonunu çantasýna koydu, çantanýn içini karýþtýrýp bir þeyler aradý. Biraz karýþtýrdýktan sonra yüzünde bulamamanýn ifadesi belirdi. Kafasýný kaldýrdý ve Ahmet ile göz göze geldi. Ona ne aradýðýný sordu. Not defterini aradýðýný ve bulduðunu söyledi ve ayaða kalktý, çantasýný sol koluna taktý ve hiçbir þey söylemeden çýkýþa doðru yürümeye baþladý. Biraz sonra dönüp baktýðýnda Ahmet yemeye devam ediyordu. Esra o an Ahmet’i fark etti ve yürümeye devam etti. Daha sonra ikisinin de üyesi olduðu fakülte öðrenci topluluklarýnýn birinde tekrar karþýlaþtýlar ve tanýþtýlar. Ahmet Dýþ Ýliþkilerde dördüncü sýnýfý okuyordu. Derslerine devam etmeye uðraþýyordu ancak okulun bu sene bitmeyeceði kesindi. Evli bir ablasý vardý. Bu yaþýna gelmesine raðmen yinede evin en küçüðü o idi. Memur anne ve babasýnýn gönderdiði para ile geçinmek zordu. O da akþamlarý bir kafe de gitar çalýþýyordu. Ýki senedir çalýþtýðý bu yerden aldýðý para babasýnýn gönderdiði paranýn nerdeyse iki katýydý. Üç arkadaþý ile beraber tutuklarý evde birlikte kalýyorlardý. Çok yakýþýklý deðildi fakat popüler biriydi. Ýnsanlarla iliþkileri iyiydi. Kýzlar ona göre basit varlýklardý. Genelde kýsa süreli iliþkiler kurardý. Kendini gerçekten sevmiþte olsa onlarý hayal kýrýklýðýna uðratmaktan çekinmezdi. Fakat Esra farklýydý. Sanki ona ulaþmak için kocaman duvarlarý aþmak gerekiyordu. Ama Ahmet bir türlü bu duvarlarý aþýp Esra’ya ulaþamýyordu. Ara sýra öðrenci topluluðunda karþýlaþýyorlardý ancak Ahmet fazla yaklaþamýyordu ya da Esra buna izin vermiyordu. Bu durum Ahmet için tam bir saplantýya dönüþme noktasýna geldiði anda Esra daha fazla dayanamýyor ve Ahmet’in kendisine yaklaþmasýna izin veriyordu. Ahmet onu gitar çaldýðý kafe ye davet etti. O akþam sahneye çýmasýna on dakika kala Esra yanýnda iki arkadaþýyla geldi. Onlarla biraz ilgilendikten sonra sahneye çýktý ve bir saat boyunca çalmaya devam etti. Ara verdiðinde Esra’nýn yanýna geldi ve biraz sohbet ettiler. Ama hala bir þeyler vardý. Ahmet anlamakta güçlük çekiyordu. Tam sahneye çýkmak üzereyken Esra gitmek için izin istedi. Ahmet yanýlmadýðýný anladý. Yinede biraz þaþýrmýþtý. Fakat bu þaþkýnlýðýný belli etmedi. Onlara kapýya kadar eþlik etti. O günden sonra Esra ulaþýlmasý imkansýz biri gibi gelmeye baþladý. Esra için Ahmet ise gizemini kaybetmiþti. Daha sonraki görüþmelerinde deðiþen pek fazla bir þey olmadý. Kampüsün içinde bir bahar günü çiçekleri yeni açmýþ kalýnca bir aðacýn yanýnda, topraktan uçlarýný yeni çýkarmýþ olan çimlerin üzerinde otururken. Ahmet derin derin Esra’nýn gözlerine baktý. Elini tuttu ve kalp atýþlarý hýzlandý. Gözleri kýzarmýþ gibiydi ve hafif nemlenmiþti. Esra sanki onun ellerinden bu kalp atýþlarýný hissediyordu. Ve biliyordu bu güne kadar kimse onu bu kadar sevmemiþti. Oda derin bakýþlarýna karþýlýk verdi. Ahmet onun gözlerinin içinde kayboluyordu. Esra da kendinde kaybolan bu gözlerin içinde kayboluyordu. Esra o an gerçek sevgiyi tattý. Uzun süre durdular öylece. Ahmet Esra’ya hayran, Esra Ahmet’in sevgisine hayran. Fakat zaman her þeyi eskitip yýpratan bir þeydi. Ýliþkileri bu dozda bir süre devam etti ancak sonunda onlarý ayýran yine Esra’nýn korkularý oldu. Esra’yý bu þekilde davranmaya iten korkularýydý. Elbette uzun zaman o bunun farkýna varamadý. Ta ki bu korkularýný yeninceye kadar. Esra bu sevgiye hayran olmuþ ancak ulaþmanýn tatmini ile kendini soðumuþ zannediyordu. Onun bu halinin tam tersi Ahmet’e olmuþtu. Kendinden uzaklaþan Esra her geçen gün daha ulaþýlmaz, imkansýz, kusursuz ve hayal oldu. Bu sevgisinin hiçbir zaman bitmeyeceðini ve onsuz yaþayamayacaðýný düþünmeye baþlýyordu. Esra ise kendisi için bu sevginin ne anlam ifade ettiðini henüz anlamamýþtý. Yýllar sonra Esra böyle davrandýðý için piþman olacak ve Ahmet ile beraber olmak isteyecekti ama…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Pink Floyd, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |