Gerçek

“Düşünüyorum, öyleyse varım.” der René Descartes. Hepimiz düşünürüz elbette. Havuz problemlerinden tutun da, iş planımıza kadar hayatımızın her alanında düşünürüz. Peki ya kavramlar? Kavramları ne kadar düşünürüz. Bir kelimenin anlamına ne kadar vakıf olabiliyoruz, heceler ağzımızdan dökülürken…

Burada gerçeklik kavramı üzerinde durmak istiyorum. Gerçek nedir? Öncelikle gerçekliği hangi platformda değerlendireceğimizi belirlememiz gerekli. Eğer bu konum somut gerçekler ise konu hakkında bırakın sayfalarca yazı yazmayı, oturup düşünmeye bile gerek yoktur. Kırmızı kırmızıdır, sıcak sıcak, tuzlu tuzlu ve tiz ses de tiz. Biz soyut gerçekleri ele alalım.

Dünya görüşümüzden tuttuğumuz takıma, dini inancımıza kadar her şey soyut gerçeklik kavramının ilgi alanına girer. Gerçek sadece inandığımız şeydir. Yani neye inanıyorsak gerçek budur bizim için. Konuya hangi mesnet noktasından baktığımıza göre değişkenlik gösterir. Bu yüzdendir ki gerçek; kesinlikle göreceli bir kavramdır.

Bizi etkileyen çevremiz, yaşantımız, hak-batıl inançlarımız, dünya görüşümüz, bilgi birikimimiz, örf-adetlerimiz. vb. sebeplerden ötürü gerçeklik algılamamız değişkenlik gösterir. Örneğin birine göre sadece mavidir, diğeri parlement mavisi , petrol mavisi, açık mavi, koyu mavi, buz mavisi şeklinde sınıflandırır.

Şairin dediği gibi "... ve özlermişim insanları, onca kalabalığın ortasında..." İnsanlar hep kendi gibi düşünen birileriyle paylaşmak isterler bulundukları ortamı. İlgi alanları aynı olduğundan bakış açıları da aynıdır bir çok şeye. Motor sevenler, edebiyatla ilgilenenler, siyasi görüşü aynı olanlar, futbol sevenler, müzikle ilgilenenler, aynı ailenin fertleri… Böylece paylaştıkları ortak alanın içerisine, bazı soyut gerçekleri de gireceğinden; güçlenecek ve aynı zamanda yalnız olmadıklarından kendilerine güvenleri artacaktır. Yeni arkadaşlıklar, dostluklar arayışımız hep bundan.

Bilmediğimiz gerçeklerden oluşan bir dünyada birileriyle ortak bir şeyleri bilmek belki de kalabalık dünyada yalnız olma hissini az da olsa hafifletiyor. Ya da kendi gerçeklerimizi yaşama egosu mu demeliyiz buna?


cibrahim hakkındaki bilgilerin basılmasını istiyorum.
Eğer basılmamasını istiyorsanız tıklayın.

  cibrahim kimdir?
Taze bir kalem...Mürekkebe dokununca dağılır ya hani.Öyle işte.İçimdeki sesin yumuşaklığında ve ürkekliğinde, bazen asi, bazen asil, bazen güçlü, bazen de öylesine, içimden geldiğince...

Etkilendiği Yazarlar:
Yaşamımın ötesinde etkilendiğim bir ilham kaynağım yok!

 


Bu yazıyı basmak istiyorum.

İzEdebiyat'da yayınlanmakta olan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Tüm yazılardan birinci dereceden sayfa düzenleyicileri sorumludur. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

Yazarların izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin —kısa alıntı ve tanıtımlar dışında— herhangi bir biçimde basılmaması/yayınlanmaması önemle rica olunur.

© 2000-2002, İzlenim.com - Tüm hakları saklıdır.