Anılarımın Üstüne Beton Dökülmüş

Antakya...

yazı resim

Bir süredir Antakya'dayım. Buraya çocukluğumun geçtiği yer deyip duruyordum. Gelişlerim kısa süreli oluyordu. Ancak bu kez rekora doğru gidiyorum. Geleli iki hafta olmuş. Daha da gitmeye niyetim yok.

Gerçi girişindeki tabelada nüfus 150.000 yazıyor ama Antakya büyümüş. Şelale filminin geçtiği yer olan Harbiye ile birleşmiş. Aynı İstanbul'da olduğu gibi sağa sola dolmuşlar çalışıyor. Artık her yere yürüyerek gidemiyorum. İskenderun yoluna marketler açılmış. Şimdilik müşterisi az. Çünkü hem henüz yiyeceklerin tazesini ve ucuzunu bulmak mümkün, hem de insanlar böyle bir hastalığa kapılmış değiller. Bilin bakalım nereden alışveriş yapıyorum?

Gözlerim ve aklım ister istremez küçüklük anılarımın geçtiği yerlere takılıyor. Babamın ilk kez ayağa kalktığımı söylediği şehir kulübünün havuz kenarı olduğu gibi duruyor. Kurtuluş Caddesindeki evimiz artık antika olduğu için korunmaya alınmış. Ancak altındaki kahve kapanmış; çalışmıyor. Uzun Çarşı da binlerce yıldır oradaymış ama eskiye dair neredeyse hiçbir şey kalmamış.

Mezbaha sokaktaki evimiz yıkılmış; yerine berbat bir apartıman dikilmiş. Sokağın adı Mezbaha idi çünkü orada gerçekten de bir mezbaha vardı. Çayırlarında koştuğumuz bütün parseller evlerle dolmuş. Top oynadığımız futbol sahası öyle bir yok olmuş ki yerini bulamıyorum. Atatürk caddesinden tek tük araba geçerken şimdi duracak yer bulunamıyor.

Bunlara o kadar değil de (kanıksadık çünkü) en çok Antakya'nın eski, gerçekten antik sokaklarına üzülüyorum. Koca koca doğal taşlardan yapılmış dar sokaklara beton dökülmüş; arabalar kolay geçsin diye herhalde. Halbuki ben tahta cipimi o sokaklarda sürebiliyordum; tangır tungur bile olsa.
1000-1500 yıllık Antakya köprüsü ben çocukken balyozlarla yıkılmıştı. Demek yok etme geleneği sürüyor. Restorasyon adı altında gerçek doku ve Antakya'yı Antakya yapan şeyler yok oluyor.

Çocukluk arkadaşlarımın da hiçbiri yok. Doğduğum kentte yalnız başımayım. Antakya, sen antik bir kentsin. Beni kabul eder misin? Lütfen...

28.Eylül.2002

Yorumlar

Başa Dön