Özdemir Asaf Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu; birinciliği beyaza verdiler diyor
Türkiyede siyasetten sonra en çok aydınlar kirlendi ve birinciliğe yükseldiler
Totaliter düzen, aydınlar için çok geniş bir kaypak zemin hazırladı Özellikle sesi boğulanların dışındakiler, birer buz pateni edindiler ve profesyonel patencilerden daha hızlı ve mahir şekilde milletin sinesinde pist oluşturup kaymaya başladılar
***
Gerçi, bizim hiçbir zaman, bir mektupla Teğmen Dreyfus davasının seyrini değiştiren bir Emile Zolamız olmadı. Maatteessüf Emile Zola çapında bir aydın yetiştiremediğimiz gibi; o aydını baştacı edecek bir basınımız da olmadı. Bugün, o çapta bir aydınımız olsa ve Suçluyorum başlıklı bir yazı yazsa, ona gereken önemi verecek, kendisi için ders çıkaracak bir devlet adamımız da yok! Bugün devleti yöneten zihniyet, kara propaganda ile her şeyin üstünü malalayacağı inancındaki, gerçeklik, adalet ve dürüstlükten kopuk bir zihniyettir.
***
Ey azizân
Totaliter bir rejimle yönetilen Mısırda, Nobel Edebiyat Ödülü alan Necip Mahfuzun bir ağırlığı vardı. O Necip Mahfuz ki, hem ülkesinde hem de dış dünyada bir saygınlığa, sözü dinlenir bir ağırlığa sahipti
Bizim de bir Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazarımız var. Ne içeride, ne de dışarıda hiçbir ağırlığı yok! Totaliter düzene karşı bir çabası da yok!
Hani, Akif merhumun Sahipsiz olan memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır dediği gibi. Böyle bir aydını olan ülke de batmaya mahkûmdur.
***
Denilebilir ki Ülke demir yumrukla yönetiliyor. Ne yapsınlar? Ya susacaklar ya da bugün büyük çoğunluğun yaptığı gibi teslimiyet bayrağı çekecekler
Yani, bunların içinden Gulag Takım Adalarını yazacak bir Aleksander Soljenitsin çıkamaz mı?
Staline başkaldırıp hapislerde ve sürgün kamplarında çürüyen bir Soljenitsin adayı da mı yok benim ülkemde?!
Demir yumruğun altında Nobel Edebiyat Ödülü alanla, Benim ülkemde bir buçuk milyon Ermeni ile kırk bin Kürtü kestiler demek ucuzluğuyla bir ödül kapan adam bir olur mu hiç?!
Tek benzerlikleri bir milyon doları almak diyeceğim ama Soljenitsin onu da almadı
***
Ey azizân
Benim dâvâm, aydınmış gibi geçinen ayak takımıyla değil. Bilim, kültür ve insanlık adına bir ömür harcamış, vicdan sahibi adamlarladır. Ülke, göz göre göre cehlin karanlığına sürüklenirken, susan, susmayı, kendisini kurtarmak adına bir çıkış yolu olarak gören aydınlarladır.
***
Dâvâ adamlığını faşizme indirgeyen, satıhta cehalet kulaçları atan birtakım siyasetçilere dur diyebilecek; içeride ve dışarıda bütün dikkatleri totaliter düzenin üstüne çekebilecek, gerektiğinde bedel ödemeyi göze alacak aydınlara muhtaçtır benim ülkem!
İşte bunu arıyorum. Her vatanperver insan da bunu arıyor bugün
***
Otuz üç yıllık istibdata başkaldıran Osmanlı aydınlarını bugün mumla arıyoruz. Neden bu hâle düştü bu ülke?
Demokrasinin nimetlerinden faydalanıp makam ve mevki sahibi olanlar, gazetelerde köşe kapanlar, TV ekranlarında arz-ı endam edenler, nasıl oldu da vicdanlarının sesine kulak vermediler?!
Aydın olabilmek için, öncelikle vicdan sahibi olmak lâzım!
Düzenin değil, halkın adamı olmak lâzım!
Elde fener, hakkı, hukuku, adaleti aramak lâzım!
***
Kaptığı köşede çiçek böcek yazarak, ya da her gün bir iktidar muarızını hedef tahtasına oturtarak yaylım ateşi neticesinde mevâcibi cebe indirenler mi bu ülkenin aydınlarıdır?!
Yoksa Nuh Peygamberi oğluyla telefonla görüştürenler mi?
***
Ezcümle
Ölmüşüz ağlayanımız yoktur!..
Aydın Kaypaklığı!..
Benim dâvâm, aydınmış gibi geçinen ayak takımıyla değil. Bilim, kültür ve insanlık adına bir ömür harcamış, vicdan sahibi adamlarladır. Ülke, göz göre göre cehlin karanlığına sürüklenirken, susan, susmayı, kendisini kurtarmak adına bir çıkış yolu olarak gören aydınlarladır.