Bir Bar Çıkışı

Son bardağı da dikiyorum. Her şey şimdi daha net. Etrafımdaki gülüşmeler ve yüzler ise daha anlamlı. Bar desen daha boş gözükmeye başladı gözüme. Alkol alanlar için yapılmış onca skeç onca espri var ama hiçbirinde insanların daha net gördüğü ve hissettiği söylenmez. Gerçi şu saatten sonra başka bir yalan daha kaldıracak durumda da değilim

yazı resim

Son bardağı da dikiyorum. Her şey şimdi daha net. Etrafımdaki gülüşmeler ve yüzler ise daha anlamlı. Bar desen daha boş gözükmeye başladı gözüme. Alkol alanlar için yapılmış onca skeç onca espri var ama hiçbirinde insanların daha net gördüğü ve hissettiği söylenmez. Gerçi şu saatten sonra başka bir yalan daha kaldıracak durumda da değilim. Neyse onu bunu bırakalım bar ortamına geri dönelim. Sözde ''net'' hisseden elim cebime bir şekilde girmeli ve hesabı ödemeliyim. Tek derdim bu şu an. En iyisi içimden üçten geriye saymak. Böylece hem beyin fonksiyonlarımda ufak bir hareketlenme olur hem de psikolojik olarak elimi cebime atabileceğime inanabilirim. Üç...iki...bir...Evet! Elim cebimde...Cüzdanımdan kredi kartını çıkartıyor ve alkolden olsa gerek hafifçe gülümseyerek barmene uzatıyorum. Barmen hiç duraksamadan hemen kartı kapıyor. Barmenlerdeki bu çeviklik beni hasta ediyor açıkçası. Çünkü biliyorum ki ben asla o hızda kartı yere düşürmeden tarz bir şekilde alamam.

Sağa sola anlamsız bir şekilde baktıktan sonra fişiyle beraber kredi kartımı barmenden alıyor ve yavaştan tabureden kalkıyorum. Kulaklarımda yabancı sözler, karşımda ise yabancı gözler var ama nedendir bilinmez onca alkole rağmen aklımda aynı yüzler hatta açık konuşayım yüz var. Evet filmlerdeki alkoliklerin dediği gibi ''Seviyorum lan''. Ben bu hale gelecek adam mıydım edasıyla ellerim cebimde,başımsa eğik bir şekilde bardan çıkışa doğru ilerliyorum. Sonunda kapıyı açıp,dışarı çıkıyorum. İnsanı serinleten tatlı bir soğuk var. Dolayısıyla tatlı bir sigara yakmak şart. Ceket iliklemek,telefondan saate bakmak falan boş şu an. Ne yazık ki canlar yakan bir zippom yok. Zaten elime de yakışmadığından çakmak ile yakmak daha mantıklı. Bir nefes çekiyor ve başlıyorum uzun maratonuma.

Sigaramla beraber eve kadar yürüyorum. Tabi sigara sayısı yol uzunluğundan dolayı artıyor o ayrı bir mesele. Apartmana varıyor ve zar zor giriş kapısını açıyorum. Asansöre doğru ilerlerken garip garip ritimler mırıldanıyorum. Niye o sesleri çıkarıyorum bilmiyorum ama o an mantıklı ve sakinleştirici geliyor. Neyse...vardım sonunda bana sert bakış atan on iki numaraya...Sanki bu kadar içmene ne gerek vardı gibilerinden sert sert yüzüme bakıyor. Hiç aldırış etmeden bir kere çevirmemle açıyorum kapıyı... Yavaş bir şekilde içeri giriyorum. Gerçi evde kimse yok ama varmış gibi hissetmek hoşuma gidiyor. Botlarımı çıkarıp iki kere çevirmeyle kapıyı kilitliyorum. Ufak adımlarla yatak odama varıyor ve yatağın üzerine oturuyorum. Biraz bazı şeyleri düşündükten sonra üstümü çıkarıyorum ve eşofmanlarımı giyip yatağa gömülüyorum. Pijama asla giymem. Nedendir bilinmez küçüklüğümden beri saçma buluyorum.

Yatağa yattığımda derin derin nefes alırken buluyorum kendimi. İçimde kopan alevler bir ejderha nefesi gibi kendini gösteriyor. Aynı zamanda da tekrar tekrar sevdiğim kişinin adını söylüyorum. Durmak istiyorum ama o adı söylemek hoşuma gittiğinden bir - iki kez daha söylüyorum. Çünkü biliyorum...her ne kadar sabah kalktığımda yanımda olmasa da; şu an adını tekrar tekrar söylediğimde öyle ya da böyle rüyalarımda olacak.

Başa Dön