Ocakta çay demlenirken,gözlerimizi televizyona dikip,asla yakalanmayacağını bildiğimiz bir farenin kediden kaçışlarını izlemenin güveninde günlerdi yaşadıklarımız.Kedi her pençe sallayışında irkilirken,yakalanmayacağını bildiğimizden,rahattık aslında...
Çay demlenirdi ocakta.Kedi,fareyi kovalardı.Esnerdik arada sabah mahmurluğuyla.Sıcacıktı oda.Dışarıda kar bile yağsa,evin sıcak olacağını bilmenin güveniydi yaşadığımız.Ve her üşüyüp irkilmemizde bilirdik zaten yaşadığımız yere kolay kolay kar yağmayacağını.Sırf laf olsun diyeydi "Kar mı yağacak acaba?"larımız...
O günlerde dikkatle televizyona diktiğim gözlerimin,bir gün uzaklara dalıp,o günlere ağlayacağını bilmediğim yaşlardaydım.Zaman kaynıyordu,ocaktaki çaydanlık gibi...Kaynıyor,buhar olup havaya karışıyordu.Büyüyordum,kaynayan zamanın buharına karışarak.Kediler,fareler kovalıyordu beynimde,bir an bile durmadan.Ve artık eskisi gibi emin değildim yakalanmayacaklarından,tıpkı kar yağmayacağından da emin olmadığım gibi...
Öğrendim sonradan; her yere kar yağabileceğini.Karla karışık yağmalandı çocukluğumdan bu yana yüreğimde biriktirdiklerim.Bir çaydanlık kaldı geriye ,ocakta kaynayan,bir kedi,bir fare...
Hani piknik dönüşlerinde,hepimiz bir şeyler alırdık da elimize, tek sıra uzaklaşırdık anılarımıza anı eklediğimiz bir günden daha.Arabaya binmeden,elimde sepetle son bir kez dönüp bakardım,az önce ayak izlerimizi bıraktığımız kırlara.İşte öyle,elimde bir sepet,dönüp baktım bir geçmişime,bir yarınlarıma.Bir çaydanlık sepetin içinde,bir anlık görüntüler,bir kedi,bir fareyi kovalıyor göz kapaklarımda.Git gide artarkan, "Daha dün gibi" adını verdiğimiz anılarımız ,acılarımız da artıyor. Bir çaydanlık kaynıyor ocakta, kediler fareleri kovalıyor,günler günleri...Karışıp gidiyorum çaydanlığın buharına...
Bir (Çayd) Anlık
Karla karışık yağmalandı çocukluğumdan bu yana yüreğimde biriktirdiklerim...