Martılar son ağıtlarını tutarken akşamın dönüşüne ve güneş son oyunlarını oynarken suyun yüzünde,dalgaların türküsü takılıyordu kulaklarıma.Kayalıklara vurup kaçan dalgalar sitm doluydu.Ona bir şeyler hatırlatmakla yükümlüydü her şey.Güneş solgun düşmüş ve yanmaktan yorgun düşmüş,gömülürken serin sulara,akşamın inişi tanık oldu gözyaşlarına...
Bu sahile akıttığı ilk gözyaşları değildi bunlar.evet,belki son olabilirdi ama kesinlikle ilk değildi.Kim bilir kaç defa canına can katmıştı göz yaşlarıyla o bucaksız maviliğin.Ve kim bilir kaç defa atmıştı imzasını topuklarıyla ilerideki kumsala.Kaç dalga alıp götürmüştü o kumsala çizilmiş hayallerini kim bilir...
Bir şehir vardı,bir şehir...En karanlık gecelere bile, en aydınlık ışıltılarıyla meydan okurdu bu şehir.Geceler boyu, sabahın dönüşüne, güneşin doğuşuna süslenirdi.
Yine en süslü halini takınmışken bu şehir günlerden birinde,bir yağmur geldi çattı!Bir gün,şehre bir yağmur yağdı...O, dalıp gitmiş bakarken maviliklere, şaşkınlıkla kırpıştırdı gözlerini kaldırdı başını baktı maviden bozma griye! Nasıl da yağıyordu yağmur öyle! Ve gözleri anlamsız bir rekabete girmişti sanki gökyüzüyle.Her ani yağmurun daha baskın çıkacağı korusuyla,durmaksızın, ağlıyordu...
O gün, şehre bir yağmur yağdı.Sokaklar ıslandı, kaldırımlar ıslandı, gözleri ıslandı...Her şeyi alıp götürdü sanki yağmur ardından.Onu bile!
Ne rüzgara kafa tutan martıların ağıtı durdurabildi onu, ne rüzgarın çaresiz tavrı...Bir kaç yaprak düşerken ıhlamur ağacından, kaldırımlar duyuramadı sesini bir türlü ( sanki kimsenin kaldırımdan yürümeyeceği tutmuştu ) ! Ihlamur ağaçlarını , kaldırım taşlarını , göz yaşlarını bırakıp ardında , gitti...
O gün, tüm zamanlardan farklıydı gözlerinin rengi.Yağmurdan ıslanmış bir ağaç gövdesi gibi, rengi koyulaştıkça koyulaştı!Islandıkça taştı gözleri, taşmadan derinleşti.Derinleştikçe derinleşti! İki dipsiz kuyu gibi gözleri , git gide ,belirsizleşti.İki kalın çizgi halinde gözleri,gitti...Veda
etseydi eğer,sesi titrerdi.Veda etmeden gitti.Gitti ve şehre bir yağmur yağdı.Bulutlar ağladı, kaldırımlar ağladı, ıhlamurlar ağladı, hatıralar ağladı...
Bir Gün Bir Yağmur Yağdı
"O gün, tüm zamanlardan farklıydı gözlerinin rengi.Yağmurdan ıslanmış bir ağaç gövdesi gibi, rengi koyulaştıkça koyulaştı!Islandıkça taştı gözleri, taşmadan derinleşti.Derinleştikçe derinleşti! İki dipsiz kuyu gibi gözleri , git gide ,belirsizleşti.İki kalın çizgi halinde gözleri,gitti..."