Boyama Kitabı

Sol yaprak matbaa renklerinin huzursuzluk verici mükemmelliğinde; sağdaki ise becerisi şüpheli bir çocuğun titrek ellerine ve sınırsız hayal gücüne feda edilmeye hazır durumda. Boyama kitapları hep böyle mi olmalı? Bir çocuk içinse evet. Ya senin içinse?

yazı resim

Boyama kitabının sağ alt köşesinde küçük bir panda figürü ve kitabın markası Panda yazısı görülüyor. Kapakta Silvester ile Tweety’nin canlı renklerle bezenmiş sevimli figürleri, kim bilir hangi kovalamaca sahnesinin sonsuz durağanlığa mahkum edilmiş karesinden alıntı. Her ne hikmetse kaçan da kovalayan da gülümsüyor. Tabii; çocuklara gülümsemek gerek…

Kapağı çevirip ilk sayfalara bakıyorum. Sol yaprakta Mickey ve Minie Mouse çifti bir laterna eşliğinde dans ediyor. Sağ yaprakta da aynı manzara. Sol yapraktaki vals, matbaa renklerinin huzursuzluk verici mükemmelliğinde; sağdaki ise becerisi şüpheli bir çocuğun titrek ellerine ve sınırsız hayal gücüne feda edilmeye hazır durumda. Boyama kitapları hep böyle mi olmalı? Bir çocuk içinse evet. Ya senin içinse?

Ondört yaşının baharında sanal bir boyama kitabı aldın eline; içinde sadece renksiz figürler olan. İlk sayfasında atının üzerinde bir prens figürü; renksiz. At beyaz olmalı zaten. Hiç kurumayan yağlı boyalarınla o baharın en güzel renklerine boyadın prensini; boyaların bitinceye dek. Çocukluğundan gelen hayallerinin yeni yetme yüreğinde çırpınışlarıydı renklerle hayat bulan . Ya sonra ne oldu? O senin prens zannettiğin adam elinin tersiyle dağıtıverdi eserini ve hiç kurumayan boyaların alını morunu birbirine kattı. Sonra yeni bir boyama için spatülle kazıdın ilk resminin üzerinden boyaları. Çünkü sana lazımdı onlar. Ömrünün sonuna kadar her aşkı renklendirebilmen için.

Her hayal kırıklığında dağılan, birbirine karışan renklerin ne yeşili yeşildi ne sarısı sarı artık. Bir umutla sürdün boş figürlere o bulamaçları ve her keresinde yine dağıldı. Yine sürdün ve yine dağıldı. Yine. Yine.Yine.

Şimdi ben, renksiz ve siyah-beyaz halimle, olanca sadeliğimle karşında dururken, en büyük korkum senin o boyalarına bulanmak. Sadece senin geçmişinin yarattığı adı konulmaz renklerin korkulu karanlığına bezenmek istemiyorum. Varsın beyaz üzerine siyah çizgiler halinde kalayım. Anlamak istiyorsan eğer bu halimle anlaşılayım.

Siz kadınlar neden gördüklerinize kendi umutlarınızın veya korkularınızın biçimini katmaksızın bakamazsınız? Neden o yakıştırmalarınıza, size anlatılmaya çalışandan daha fazla inanıp o inancınızı da “Kadınca sezgi” kisvesinin altına gizlersiniz? Neden acı çekmenize bir kez olsun engel olamamış o kadınca sezgilerinize sahte şeyhin saf müridi gibi inatla inanmaya devam edersiniz? Neden inandığınızın yalan çıkmasından korkarcasına gerçeklerle yüzleşmekten kaçarsınız?

Çek şu fırçayı yüzümden. Boyayarak bakışıma katacağın şeytanca anlamı kendi geçmişinde ara. Ben gidiyorum. Renksiz ama hiç olmazsa yalınlığımla.

Sevemeyip terk eden değildir aşktan korkan ; aşık olup terk edilmekten kaçandır.

Başa Dön