Ben diyorum ki
televizyon bir kara kutudur aslında
tıpkı uçaklardakiler gibi
ve çamaşır, bulaşık makinaları
çıkarttıkları kiri
alnımıza sürmektedir.
Ben diyorum ki
estetik kurallarına her ne kadar aykırıysa da çocuk ölümleri
iyi mezedir
/karbonmonoksit dudaklı bayanlar
burada gülümseyebilir
her aynaya yaptıkları gibi./
Ben diyorum ki
devasa bir çarmıhtır şehir
bakanlar değil de görenler için
tek fark
oraya çatılanların
iğreti ve uykulu gülümsemeleridir
ve Hızır tüm kapılarından kovulmuştur şehrin
ahali onu şifa bulmaz bir deli
ve yobazların bile kendisiyle alay ettiği
bir mürteci
bilmektedir.
Ben diyorum ki
bitmiştir gecenin işi
neon lambaları mütemadiyen karanlıklar üretmededir onun yerine
ve şehrin en hakir hanesine dek girmiştir ihtişam
yani çocuk kanı kullanılmıştır harcında yapıların
kullanılmaktadır
gökyüzü bu yüzden kaçmakta bizden
ve kuşlar
ve karıncalar
ve kurbağalar, kelebekler, köpekler, kediler,,,
yani bütün metafizik büyücüleri
bu yüzden telef olmaktadır.
Ben diyorum ki
düşürülmüş kadınlar
yarleriniz, bacılarınız, annelerinizdir
ana sütü gibi helaldir kazandıkları
bunun içindir ki
diğer kadınlar ve erkekler
onların önünde
eğilmelidir.
/zampara beyler, beyefendiler
burada gülümseyebilir
her aynaya yaptıkları gibi./
Ben diyorum ki
iman dolu bir kafa
materyalist bir yürek taşımak
apaçık bir tasdiknamedir
irinli yüreklere,
ve budur suyu kan yapan, kanı da sebil
ve budur ehramlar ve firavunlar kusan iblis
ve budur ölümden korkan ölü...
Ve ben diyorum ki
merhamet kuşanmalıdır
şairler
yani aşkın mücahitleri
aksi takdirde tüm çocuklar
bir anda ve farkına varılmadan
ölebilir
/halk arasında yaygın bir söylentidir
domuz kanı karıştırıldığı kola'ya
burada bayılana kadar kahkaha atabilir
inanmayanlar buna
bütün aptallar gibi./
hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar insanlar
ve ölüm daima tez gelir
diyorum size...